- Yunus peygamberin kavmine bela gelip çattı. Gökten ateş dolu bir bulut ayrıldı.
- قوم یونس را چو پیدا شد بلا ** ابر پر آتش جدا شد از سما
- Yıldırımlar saçıyor, taşları yakıyordu. Gök gürlemekte, benizleri sarartmaktaydı.
- برق میانداخت میسوزید سنگ ** ابر میغرید رخ میریخت رنگ
- Onların hepsi damlardaydı. Vakit geceydi. Gökyüzünden gelen bu bela, gece vakti gelip çatmıştı. 1610
- جملگان بر بامها بودند شب ** که پدید آمد ز بالا آن کرب
- Hepsi damlardan aşağı indi. Başlarını açıp ovanın yolunu tuttular.
- جملگان از بامها زیر آمدند ** سر برهنه جانب صحرا شدند
- Analar evlatlarını kendilerinden ayırdılar. Hepsi feryat figana, çığrışıp ağlaşmaya koyuldu.
- مادران بچگان برون انداختند ** تا همه ناله و نفیر افراختند
- O kavim, akşam namazından seher vaktine kadar başlarına toprak serptiler.
- از نماز شام تا وقت سحر ** خاک میکردند بر سر آن نفر
- Hepsi avaz,avaz ağlaşıp yalvardılar. O inatçı kavme Tanrı acıdı.
- جملگی آوازها بگرفته شد ** رحم آمد بر سر آن قوم لد
- Ümitsizlikten, sabırsız ah ve feryattan sonra yavaş,yavaş bulut dağılmaya başladı. 1615
- بعد نومیدی و آه ناشکفت ** اندکاندک ابر وا گشتن گرفت
- Yunus peygamberin hikayesi uzun ve etraflıdır. Halbuki toprağı anlatma ve feyiz verme zamanı.
- قصهی یونس درازست و عریض ** وقت خاکست و حدیث مستفیض
- Hasılı ağlayıp sızlanmanın Tanrı yanında değeri vardır. Ağlayıp sızlanmadaki değer nerede var?
- چون تضرع را بر حق قدرهاست ** وآن بها که آنجاست زاری را کجاست