- Dertli toprak bütün bunları duydu. Fakat o kötü zan, kulağına küpe olmuştu, ondan vazgeçmedi.
- این همه بشنید آن خاک نژند ** زان گمان بد بدش در گوش بند
- Aşağılık toprak tekrar başka bir çeşit yalvarmaya, sarhoş gibi secde etmeye başladı.
- باز از نوعی دگر آن خاک پست ** لابه و سجده همیکرد او چو مست
- Azrail dedi ki: Yeter, artık bundan fazlası yok. Hem benden sana ziyan da gelmez. Ben, istersen sana başımı, canımı rehin vereyim.
- گفت نه برخیز نبود زین زیان ** من سر و جان مینهم رهن و ضمان
- Yalvarmayı düşünme, Artık o merhamet ve adalet sahibi padişahtan başkasına yalvarma da. 1675
- لابه مندیش و مکن لابه دگر ** جز بدان شاه رحیم دادگر
- Ben emir kuluyum, emri terk edemem. Onun emri, denizden toz koparır.
- بنده فرمانم نیارم ترک کرد ** امر او کز بحر انگیزید گرد
- O kulağı, gözü, başı, yaratan Tanrı’nın emrinden başka kendiliğimden ne bir hayır dilerim, ne bir şer.
- جز از آن خلاق گوش و چشم و سر ** نشنوم از جان خود هم خیر و شر
- Kulağım onun sözünden başka söze sağır. O, bana tatlı canımdan da değerli.
- گوش من از گفت غیر او کرست ** او مرا از جان شیرین جانترست
- Can, ondan geldi, o candan değil. O, bedavaca yüz binlerce can verir.
- جان ازو آمد نیامد او ز جان ** صدهزاران جان دهم او رایگان
- Can nedir ki kerem sahibinden esirgeyeyim? Pire de nedir ki onun yüzünden yorganı yakayım? 1680
- جان کی باشد کش گزینم بر کریم ** کیک چه بود که بسوزم زو گلیم
- Ben, onun hayrından başka bir hayır bilmem. Ondan başkasına sağırım, dilsiz, körüm.
- من ندانم خیر الا خیر او ** صم و بکم و عمی من از غیر او