O bir avuç toprağı yeryüzünün rızası olmadan aldı, kaçmak isteyen, ayakları gerisin geriye giden çocuğu nasıl zorla mektebe götürürlerse öylece Tanrı tapısına götürdü.
برد تا حق تربت بیرای را ** تا به مکتب آن گریزان پای را
Tanrı dedi ki: Apaydın bilgim hakki için seni bu halkın celladı yapacağım.
گفت یزدان که به علم روشنم ** که ترا جلاد این خلقان کنم
Azrail dedi ki: Yarabbi, halk bana düşman olur. halkın ölüm çağında boğazını siktim mi herkes bana düşman kesilir. 1695
گفت یا رب دشمنم گیرند خلق ** چون فشارم خلق را در مرگ حلق
Yüce Tanrım, reva görür müsün halk benden nefret etsin, bana düşman olsun?
تو روا داری خداوند سنی ** که مرا مبغوض و دشمنرو کنی
Tanrı dedi ki: Ben, sıtma ve humma, kulunç, yaralanma, gibi öyle sebepler yaratırım ki,
گفت اسبابی پدید آرم عیان ** از تب و قولنج و سرسام و سنان
Onlar gözlerini senden çevirirler, o hastalıklara, o sebeplere üç kat sarılırlar, yalnız onları görürler.
که بگردانم نظرشان را ز تو ** در مرضها و سببهای سه تو
Azrail, “Yarabbi, Yüce Tanrım, öyle kullarında vardır ki onlar, sebepleri yırtarlar.
گفت یا رب بندگان هستند نیز ** که سببها را بدرند ای عزیز
Gözleri sebeplerden geçer, senin ihsanınla perdeleri asar. 1700
چشمشان باشد گذاره از سبب ** در گذشته از حجب از فضل رب
Hal göz doktorundan birlik sürmesini çekerler de illetten de kurtulurlar sebepten de.
سرمهی توحید از کحال حال ** یافته رسته ز علت و اعتلال
Ne hummaya bakarlar, ne kulunca, ne basura, bu sebeplere hiç ehemmiyet vermezler.
ننگرند اندر تب و قولنج و سل ** راه ندهند این سببها را به دل