English    Türkçe    فارسی   

5
1696-1705

  • Yüce Tanrım, reva görür müsün halk benden nefret etsin, bana düşman olsun?
  • تو روا داری خداوند سنی  ** که مرا مبغوض و دشمن‌رو کنی 
  • Tanrı dedi ki: Ben, sıtma ve humma, kulunç, yaralanma, gibi öyle sebepler yaratırım ki,
  • گفت اسبابی پدید آرم عیان  ** از تب و قولنج و سرسام و سنان 
  • Onlar gözlerini senden çevirirler, o hastalıklara, o sebeplere üç kat sarılırlar, yalnız onları görürler.
  • که بگردانم نظرشان را ز تو  ** در مرضها و سببهای سه تو 
  • Azrail, “Yarabbi, Yüce Tanrım, öyle kullarında vardır ki onlar, sebepleri yırtarlar.
  • گفت یا رب بندگان هستند نیز  ** که سببها را بدرند ای عزیز 
  • Gözleri sebeplerden geçer, senin ihsanınla perdeleri asar. 1700
  • چشمشان باشد گذاره از سبب  ** در گذشته از حجب از فضل رب 
  • Hal göz doktorundan birlik sürmesini çekerler de illetten de kurtulurlar sebepten de.
  • سرمه‌ی توحید از کحال حال  ** یافته رسته ز علت و اعتلال 
  • Ne hummaya bakarlar, ne kulunca, ne basura, bu sebeplere hiç ehemmiyet vermezler.
  • ننگرند اندر تب و قولنج و سل  ** راه ندهند این سببها را به دل 
  • Çünkü bu illetlerin her birinin devası vardır. Deva kabul etmeyen illet kaza ve kaderdir.
  • زانک هر یک زین مرضها را دواست  ** چون دوا نپذیرد آن فعل قضاست 
  • Bilki her hastalığın mutlaka bir devası vardır. Soğuk illetinin devası nasıl kürk giymekse.
  • هر مرض دارد دوا می‌دان یقین  ** چون دوای رنج سرما پوستین 
  • Fakat Tanrı, bir adamı dondurmayı murat ederse soğuk, yüz tane kürk giyse yüzünden de tesir eder. 1705
  • چون خدا خواهد که مردی بفسرد  ** سردی از صد پوستین هم بگذرد