- Onlar gözlerini senden çevirirler, o hastalıklara, o sebeplere üç kat sarılırlar, yalnız onları görürler.
- که بگردانم نظرشان را ز تو  ** در مرضها و سببهای سه تو 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Azrail, “Yarabbi, Yüce Tanrım, öyle kullarında vardır ki onlar, sebepleri yırtarlar.
- گفت یا رب بندگان هستند نیز  ** که سببها را بدرند ای عزیز 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Gözleri sebeplerden geçer, senin ihsanınla perdeleri asar.    1700
- چشمشان باشد گذاره از سبب  ** در گذشته از حجب از فضل رب 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hal göz doktorundan birlik sürmesini çekerler de illetten de kurtulurlar sebepten de. 
- سرمهی توحید از کحال حال  ** یافته رسته ز علت و اعتلال 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ne hummaya bakarlar, ne kulunca, ne basura, bu sebeplere hiç ehemmiyet vermezler. 
- ننگرند اندر تب و قولنج و سل  ** راه ندهند این سببها را به دل 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Çünkü bu illetlerin her birinin devası vardır. Deva kabul etmeyen illet kaza ve kaderdir.
- زانک هر یک زین مرضها را دواست  ** چون دوا نپذیرد آن فعل قضاست 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bilki her hastalığın mutlaka bir devası vardır. Soğuk illetinin devası nasıl kürk giymekse.
- هر مرض دارد دوا میدان یقین  ** چون دوای رنج سرما پوستین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Fakat Tanrı, bir adamı dondurmayı murat ederse soğuk, yüz tane kürk giyse yüzünden de tesir eder.    1705
- چون خدا خواهد که مردی بفسرد  ** سردی از صد پوستین هم بگذرد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bedeni öyle bir titremeye baslar ki, ne elbiseyle ısınır ne evle.
- در وجودش لرزهای بنهد که آن  ** نه به جامه به شود نه از آشیان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kaza ve kader geldi mi doktor aptallaşır. O ilaç da fayda verme hususunda yolunu şaşırır. 
- چون قضا آید طبیب ابله شود  ** وان دوا در نفع هم گمره شود