- O manevi rızktan binlerce okka yemek yesen yine pak ve tüy gibi hafif olarak gidersin.
- گر هزاران رطل لوتش میخوری ** میروی پاک و سبک همچون پری
- O yemek, sen de ne yel yapar, ne kulunç, ne de mide ağrısı verir. 1745
- که نه حبس باد و قولنجت کند ** چارمیخ معده آهنجت کند
- Az yersen karga gibi aç kalırsın, çok yersen geğirmeye başlar, imtila olursun.
- گر خوری کم گرسنه مانی چو زاغ ** ور خوری پر گیرد آروغت دماغ
- Az yersen huyun kötüleşir, kabalaşır, nobranlaşırsın. Çok yersen bedenin imtilaya müstahak olur.
- کم خوری خوی بد و خشکی و دق ** پر خوری شد تخمه را تن مستحق
- Fakat Tanrı taamından, o lezzetli rızktan denizler kadar ye, yine de gemi gibi yürü yüz.
- از طعام الله و قوت خوشگوار ** بر چنان دریا چو کشتی شو سوار
- Oruca sarıl, sabret, orucu terk etme, her an Tanrı Rızkını bekle.
- باش در روزه شکیبا و مصر ** دم به دم قوت خدا را منتظر
- Çünkü o işi gücü güzel Tanrı, bekleyenlere hediyeler verir. 1750
- که آن خدای خوبکار بردبار ** هدیهها را میدهد در انتظار
- Tok adam ekmek beklemez. Ekmeği yiyeceği ister er gelsin ister geç.
- انتظار نان ندارد مرد سیر ** که سبک آید وظیفه یا که دیر
- Aç adam daima nerede der durur. Açlıkla bekler, araştırır.
- بینوا هر دم همی گوید که کو ** در مجاعت منتظر در جست و جو
- Beklemezsen o yetmiş kat devlet ve ikbal nevalesi sana gelmez.
- چون نباشی منتظر ناید به تو ** آن نوالهی دولت هفتاد تو