- Çünkü o işi gücü güzel Tanrı, bekleyenlere hediyeler verir. 1750
- که آن خدای خوبکار بردبار ** هدیهها را میدهد در انتظار
- Tok adam ekmek beklemez. Ekmeği yiyeceği ister er gelsin ister geç.
- انتظار نان ندارد مرد سیر ** که سبک آید وظیفه یا که دیر
- Aç adam daima nerede der durur. Açlıkla bekler, araştırır.
- بینوا هر دم همی گوید که کو ** در مجاعت منتظر در جست و جو
- Beklemezsen o yetmiş kat devlet ve ikbal nevalesi sana gelmez.
- چون نباشی منتظر ناید به تو ** آن نوالهی دولت هفتاد تو
- Babacığım yüceler yemeğini ercesine bekle,bekle.
- ای پدر الانتظار الانتظار ** از برای خوان بالا مردوار
- Her aç nihayet bir yiyecek bulur. Devlet güneşi elbette ona vurur. 1755
- هر گرسنه عاقبت قوتی بیافت ** آفتاب دولتی بر وی بتافت
- Himmet sahibi misafir, az yemek yerse sofra sahibi, ona daha güzel yemek getirir.
- ضیف با همت چو ز آشی کم خورد ** صاحب خوان آش بهتر آورد
- Yalnız yoksul ve nekes olan sofra sahibi başka, ona söz yok. Kerem sahibi Rızk vericiye kötü zanda bulunma.
- جز که صاحب خوان درویشی لیم ** ظن بد کم بر به رزاق کریم
- Ey dayanılan, güvenilen er, bir dağ gibi başını kaldır da günesin ilk ışığı sana vursun.
- سر برآور همچو کوهی ای سند ** تا نخستین نور خور بر تو زند
- Baksana o oturaklı yüce dağın tepesi de seher güneşini bekleyip durmada.
- که آن سر کوه بلند مستقر ** هست خورشید سحر را منتظر
- Ne hoştu bu dünya, ölüm olmasaydı: ne hoştu dünya mülk, zevali gelmeseydi diyen ve bu çeşit abes sözler söyleyen gafil kişiye cevap
- جواب آن مغفل کی گفته است کی خوش بودی این جهان اگر مرگ نبودی وخوش بودی ملک دنیا اگر زوالش نبودی و علی هذه الوتیرة من الفشارات