English    Türkçe    فارسی   

5
179-188

  • Halbuki sen, inadından şu daracık yerde oturmuş, elini bağlamış, dudağını yummuşsun.
  • Ey tanık, sen bu şahadette bulunmadıkça şu dehlizden nasıl kurtulabilirsin? 180
  • İş bir anda biter, yap, bitir. Kısa işi kendine uzatma.
  • İster yüzyılda ister bir anda olsun; şu emaneti ver de kurtul!
  • Dışta olan namaz, oruç ve sair ibadetler, içteki nura tanıktır.
  • Bu namaz, oruç ve savaş da inanışa tanıktır.
  • Bu zekat, hediye, bu hasedi bırakma da kendi sırrından haber vermedir.
  • İhsanda bulunmak doyurmak, konuk davet etmek, ey ulular, biz sizinleyiz, size doğru bir özle inandık demektir. 185
  • Hediyeler armağanlar, sunulan şeyler, ben seninleyim; seni seviyorum diye tanıklıktan ibarettir.
  • Kimi bir mal veya afsun için çalışır, uğraşırsa bu ne demektir? İçimde bir gevherim var demektir;
  • Allah’dan çekinmemden, yahut cömertliğimden bir gevherim var ki bu zekatla oruç ikisine de şahittir.