Kandil nasıl suyla yağla görünür, aydınlanıp meydana çıkarsa, yahut toprak, nasıl mahsul verir, sırlarını meydana korsa öyle. 1800
چون ز قندیل آب و روغن گشته فاش ** یا چو خاکی که بروید سرهاش
Baharın eli, soğanı, safranı, haşhaşı çıkarır, kışın sırrını nasıl meydana korsa öyle.
از پیاز و گندنا و کوکنار ** سر دی پیدا کند دست بهار
Biri “Biz Tanrıdan çekinenleriz” diye yemyeşil, öbürü menekşe gibi başı aşağıda. Tehlikeye uğrama korkusu, gönle yerleşmiş, bu yüzden kaynaklat kaynama da, on tane dere olmada.
آن یکی سرسبز نحن المتقون ** وآن دگر همچون بنفشه سرنگون
Tehlikeye uğrama korkusu, gönle yerleşmiş, bu yüzden kaynaklat kaynama da, on tane dere olmada.
چشمها بیرون جهید از خطر ** گشته ده چشمه ز بیم مستقر
Gözler, defterler sol yandan gelmesin diye açılmış, bekleyip durmada.
باز مانده دیدهها در انتظار ** تا که نامه ناید از سوی یسار
Amel defterinin sağdan verilmesi kolay iş değil. Bunun için gözler sağı solu gözlemede. 1805
چشم گردان سوی راست و سوی چپ ** زانک نبود بخت نامهی راست زپ
Derken bir kulun eline kapkara, suçlarla kötülüklerle dolu bir defter verilir.
نامهای آید به دست بندهای ** سر سیه از جرم و فسق آگندهای
İçinde ne bir hayır var, ne bir iyi işte bulunma. Ancak doğru özlülerin gönlünü incitme var.
اندرو یک خیر و یک توفیق نه ** جز که آزار دل صدیق نه
Baştan ayağa kadar kötülükle, suçla, yol ehline çaldığı ıslıklarla, onlarla ettiği alaylarla dopdolu.
پر ز سر تا پای زشتی و گناه ** تسخر و خنبک زدن بر اهل راه
Hileleri, hırsızlıkları, Firavunlar gibi ben, biz demeleri, defteri kaplamış.
آن دغلکاری و دزدیهای او ** و آن چو فرعونان انا و انای او