- Tehlikeye uğrama korkusu, gönle yerleşmiş, bu yüzden kaynaklat kaynama da, on tane dere olmada.
- چشمها بیرون جهید از خطر ** گشته ده چشمه ز بیم مستقر
- Gözler, defterler sol yandan gelmesin diye açılmış, bekleyip durmada.
- باز مانده دیدهها در انتظار ** تا که نامه ناید از سوی یسار
- Amel defterinin sağdan verilmesi kolay iş değil. Bunun için gözler sağı solu gözlemede. 1805
- چشم گردان سوی راست و سوی چپ ** زانک نبود بخت نامهی راست زپ
- Derken bir kulun eline kapkara, suçlarla kötülüklerle dolu bir defter verilir.
- نامهای آید به دست بندهای ** سر سیه از جرم و فسق آگندهای
- İçinde ne bir hayır var, ne bir iyi işte bulunma. Ancak doğru özlülerin gönlünü incitme var.
- اندرو یک خیر و یک توفیق نه ** جز که آزار دل صدیق نه
- Baştan ayağa kadar kötülükle, suçla, yol ehline çaldığı ıslıklarla, onlarla ettiği alaylarla dopdolu.
- پر ز سر تا پای زشتی و گناه ** تسخر و خنبک زدن بر اهل راه
- Hileleri, hırsızlıkları, Firavunlar gibi ben, biz demeleri, defteri kaplamış.
- آن دغلکاری و دزدیهای او ** و آن چو فرعونان انا و انای او
- O kötü amelli kul, defterini okudu mu analar ki zindandan başka göçecek yer yok. 1810
- چون بخواند نامهی خود آن ثقیل ** داند او که سوی زندان شد رحیل
- Suç meydanda özür yolu bağlı. Artık hırsızlar gibi darağacına yürümeye baslar.
- پس روان گردد چو دزدان سوی دار ** جرم پیدا بسته راه اعتذار
- O binlerce delili, o binlerce kötü sözü, pis bir çivi gibi ağzını kapatmış.
- آن هزاران حجت و گفتار بد ** بر دهانش گشته چون مسمار بد