- Önünde ölüm anlayışı ile can çekişmeden, ardında dostlarının ölümünden başka ne var ki?
- پیش چه بود یاد مرگ و نزع خویش ** پس چه باشد مردن یاران ز پیش
- Ne zulmünle yana yakıla coşarak bir tövbe ettin, ne ağlayıp sızlandın ey buğday gösterip arpa satan adı adam! 1830
- نه ترا بر ظلم توبهی پر خروش ** ای دغا گندمنمای جوفروش
- Terazin eğriydi azgındı. Artık mükafat terazisinin doğru olmasını neye beklersin?
- چون ترازوی تو کژ بود و دغا ** راست چون جویی ترازوی جزا
- Hıyanette eksik tartmada adeta sol ayak kesilmiştin, nasıl olur da terazin sağ yanından gelir?
- چونک پای چپ بدی در غدر و کاست ** نامه چون آید ترا در دست راست
- A boyu bükülmüş, mükafat ve mücazat, gölge gibidir, elbet gölgen de önüne iki büküm düşecek.
- چون جزا سایهست ای قد تو خم ** سایهی تو کژ فتد در پیش هم
- Tanrıdan bu çeşit sert hitaplar gelir. Öyle ki bu sözleri dağ duysa kamburlaşır.
- زین قبل آید خطابات درشت ** که شود که را از آن هم کوز پشت
- Kul der ki: Yarabbi, buyurduklarının yüz misli kötüyüm, yüz misli kötüyüm, yüz misli kötü. 1835
- بنده گوید آنچ فرمودی بیان ** صد چنانم صد چنانم صد چنان
- Sen kötülüklerimi ilminle örttün, yoksa yaptığım fenalıkları bilirsin.
- خود تو پوشیدی بترها را به حلم ** ورنه میدانی فضیحتها به علم
- Fakat kendi savaşımı, hayır ve şerden öte olan işlerimi, küfrümü, yolumu yordamı mı,
- لیک بیرون از جهاد و فعل خویش ** از ورای خیر و شر و کفر و کیش
- Aczimle sana yalvarışımı, benim, yahut benim gibi yüzlerce kulun hayalini bir yana bırakalım.
- وز نیاز عاجزانهی خویشتن ** وز خیال و وهم من یا صد چو من