English    Türkçe    فارسی   

5
1834-1843

  • Tanrıdan bu çeşit sert hitaplar gelir. Öyle ki bu sözleri dağ duysa kamburlaşır.
  • زین قبل آید خطابات درشت  ** که شود که را از آن هم کوز پشت 
  • Kul der ki: Yarabbi, buyurduklarının yüz misli kötüyüm, yüz misli kötüyüm, yüz misli kötü. 1835
  • بنده گوید آنچ فرمودی بیان  ** صد چنانم صد چنانم صد چنان 
  • Sen kötülüklerimi ilminle örttün, yoksa yaptığım fenalıkları bilirsin.
  • خود تو پوشیدی بترها را به حلم  ** ورنه می‌دانی فضیحتها به علم 
  • Fakat kendi savaşımı, hayır ve şerden öte olan işlerimi, küfrümü, yolumu yordamı mı,
  • لیک بیرون از جهاد و فعل خویش  ** از ورای خیر و شر و کفر و کیش 
  • Aczimle sana yalvarışımı, benim, yahut benim gibi yüzlerce kulun hayalini bir yana bırakalım.
  • وز نیاز عاجزانه‌ی خویشتن  ** وز خیال و وهم من یا صد چو من 
  • Ancak senin lütfuna ümit bağladım. Benim doğru oluşum, yahut inatçılığım söyle dursun.
  • بودم اومیدی به محض لطف تو  ** از ورای راست باشی یا عتو 
  • Ey garezsiz kerem sahibi, karşılıksız olan lütfuna, ihsanına ümit bağlamışım. 1840
  • بخشش محضی ز لطف بی‌عوض  ** بودم اومید ای کریم بی‌عوض 
  • Onun için kendi isime bakmıyorum, geri dönüp senin kayıtsız şartsız keremine bakıyorum.
  • رو سپس کردم بدان محض کرم  ** سوی فعل خویشتن می‌ننگرم 
  • O ümitle yüzümü geri çevirdim. Ben yokken varlığımı sen verdin.
  • سوی آن اومید کردم روی خویش  ** که وجودم داده‌ای از پیش بیش 
  • Bedavaca bana varlık elbisesi bağışladın. Ben daima buna güveniyordum.
  • خلعت هستی بدادی رایگان  ** من همیشه معتمد بودم بر آن