English    Türkçe    فارسی   

5
1845-1854

  • Der ki: Ey melekler, onu tekrar bana getirin, çünkü gönül gözü rica ve niyazda. 1845
  • کای ملایک باز آریدش به ما  ** که بدستش چشم دل سوی رجا 
  • Ben de aldırmayayım da onu azat edeyim, o hatalara bir kalem çekivereyim.
  • لاابالی وار آزادش کنیم  ** وآن خطاها را همه خط بر زنیم 
  • Bir şeye aldırmamak, birinin iyiliğinden, kötülüğünden kendisine ziyan gelmeyen kişiye mübahtır.
  • لا ابالی مر کسی را شد مباح  ** کش زیان نبود ز غدر و از صلاح 
  • Keremimizden hös bir ateş yakalım da az çok, hiçbir suçu kusuru kalmasın.
  • آتشی خوش بر فروزیم از کرم  ** تا نماند جرم و زلت بیش و کم 
  • Öyle bir ateş yakalım ki yalımındaki değersiz kıvılcım bile suçu da yaksın, cebri de, ihtiyari da.
  • آتشی کز شعله‌اش کمتر شرار  ** می‌بسوزد جرم و جبر و اختیار 
  • İnsan ağırlıklarının bulunduğu yere bir yalım salalım da dikeni ruhani bir gül bahçesi haline getirelim. 1850
  • شعله در بنگاه انسانی زنیم  ** خار را گلزار روحانی کنیم 
  • Biz dokuzuncu kat gökten “Sizin isinizi düzeltir” kimyasını gönderdik.
  • ما فرستادیم از چرخ نهم  ** کیمیا یصلح لکم اعمالکم 
  • Artık o ebedi ve daimi nur karşısında insanlar babasının debdebesi ve ihtiyarı nedir ki?
  • خود چه باشد پیش نور مستقر  ** کر و فر اختیار بوالبشر 
  • Onun söyleyen dili, bir et parçası, gören gözü bir et lokması.
  • گوشت‌پاره آلت گویای او  ** پیه‌پاره منظر بینای او 
  • Duyan kulağı, iki parça kemikten, anlayan kalbi iki kahra kanan ibaret.
  • مسمع او آن دو پاره استخوان  ** مدرکش دو قطره خون یعنی جنان