- Padişahın ondan şüphesi yoktu. Sınama için bir latifeye girişmişti.
- شاه را بر وی نبودی بد گمان ** تسخری میکرد بهر امتحان
- Onu her türlü gıllugıştan temiz biliyordu. Fakat yine de vehmimden gönlü titriyordu.
- پاک میدانستش از هر غش و غل ** باز از وهمش همیلرزید دل
- Allah esirgesin diyordu, ya böyle bir şey çıkarda bundan incinirse. Utanmasını hiç istemem. 1875
- که مبادا کین بود خسته شود ** من نخواهم که برو خجلت رود
- Bunu yapmamıştır ya, yapsa bile pekala yapmış. O benim sevgilim, ne dilerse yapsın!
- این نکردست او و گر کرد او رواست ** هر چه خواهد گو بکن محبوب ماست
- Sevgilimin yaptığını ben yaptım demektir. Ben perdeyim ama hakikatte o benden ibarettir, ben de oyum.
- هر چه محبوبم کند من کردهام ** او منم من او چه گر در پردهام
- Sonra Ondan diyordu, bu çeşit huylar ne kadar uzak. Bu saçma bir söz beyhude bir hayal.
- باز گفتی دور از آن خو و خصال ** این چنین تخلیط ژاژست و خیال
- Eyaz’ın böyle bir şey yapmasına imkan yok. Çünkü o bir deniz ki dibini görmenin imkanı bulunmaz.
- از ایاز این خود محالست و بعید ** کو یکی دریاست قعرش ناپدید
- Yedi deniz de o denizin bir katresi. Bütün varlık onun dalgasından bir damla. 1880
- هفت دریا اندرو یک قطرهای ** جملهی هستی ز موجش چکرهای
- Bütün temizlikleri o denizden elde ederler. Katreleri teker,teker birer sırça yapan sanatkar.
- جمله پاکیها از آن دریا برند ** قطرههااش یک به یک میناگرند
- O padişahlar padişahı, hatta padişahlar meydana getiren o. Yalnız kötü göz deymesin diye adı Eyaz olmuş.
- شاه شاهانست و بلک شاهساز ** وز برای چشم بد نامش ایاز