English    Türkçe    فارسی   

5
1876-1885

  • Bunu yapmamıştır ya, yapsa bile pekala yapmış. O benim sevgilim, ne dilerse yapsın!
  • این نکردست او و گر کرد او رواست  ** هر چه خواهد گو بکن محبوب ماست 
  • Sevgilimin yaptığını ben yaptım demektir. Ben perdeyim ama hakikatte o benden ibarettir, ben de oyum.
  • هر چه محبوبم کند من کرده‌ام  ** او منم من او چه گر در پرده‌ام 
  • Sonra Ondan diyordu, bu çeşit huylar ne kadar uzak. Bu saçma bir söz beyhude bir hayal.
  • باز گفتی دور از آن خو و خصال  ** این چنین تخلیط ژاژست و خیال 
  • Eyaz’ın böyle bir şey yapmasına imkan yok. Çünkü o bir deniz ki dibini görmenin imkanı bulunmaz.
  • از ایاز این خود محالست و بعید  ** کو یکی دریاست قعرش ناپدید 
  • Yedi deniz de o denizin bir katresi. Bütün varlık onun dalgasından bir damla. 1880
  • هفت دریا اندرو یک قطره‌ای  ** جمله‌ی هستی ز موجش چکره‌ای 
  • Bütün temizlikleri o denizden elde ederler. Katreleri teker,teker birer sırça yapan sanatkar.
  • جمله پاکیها از آن دریا برند  ** قطره‌هااش یک به یک میناگرند 
  • O padişahlar padişahı, hatta padişahlar meydana getiren o. Yalnız kötü göz deymesin diye adı Eyaz olmuş.
  • شاه شاهانست و بلک شاه‌ساز  ** وز برای چشم بد نامش ایاز 
  • Kötü göz söyle dursun, iyi gözler bile onu nazarlar. Çünkü güzelliğinin haddi yok, elbette kıskanacaklar.
  • چشمهای نیک هم بر وی به دست  ** از ره غیرت که حسنش بی‌حدست 
  • Gökler kadar geniş bir ağız isterim ki o meleklerin bile kıskandıkları güzeli öveyim.
  • یک دهان خواهم به پهنای فلک  ** تا بگویم وصف آن رشک ملک 
  • Hatta bu çeşit bir ağza sahip olsam, yahut bunun yüz misli geniş bir ağız elde etsem yine de feryadı figan o ağıza sığamaz. 1885
  • ور دهان یابم چنین و صد چنین  ** تنگ آید در فغان این حنین