- Halbuki sen deri üstüne deriye bürünüyor, derilere bürünmüş bir kurda dönüyorsun.
- پوستها بر پوست میافزودهای ** لاجرم چون پوست اندر دودهای
- Ateşin yiyeceği ancak deridir. Tanrı kahrı kibrin derisini yırtar, yüzer.
- زانک آتش را علف جز پوست نیست ** قهر حق آن کبر را پوستین کنیست
- Bu kibirlenme, derinin bir neticesidir. Kibrin mevkii, malı, o sevgiliden, deriden meydana gelir. 1940
- این تکبر از نتیجهی پوستست ** جاه و مال آن کبر را زان دوستست
- Bu kibirlenme nedir? İçten haberdar olmamak. Donan suyun güneşten gafil olusu gibi.
- این تکبر چیست غفلت از لباب ** منجمد چون غفلت یخ ز آفتاب
- Fakat su güneşten haberdar oldu mu buzu kalmaz, yumuşar, ısınır akıverir.
- چون خبر شد ز آفتابش یخ نماند ** نرم گشت و گرم گشت و تیز راند
- İçi görmek, bütün bedeni hor etmek, aşık olmaktır. Çünkü bu taktirde bütün beden tamahtan ibaret olur. “Tamah eden alçalır” denmiştir.
- شد ز دید لب جملهی تن طمع ** خوار و عاشق شد که ذل من طمع
- Fakat içi görmeyen, deriyle kanaat eder. “Kanaat eden yüceldi” bağı, ona zindan olur.
- چون نبیند مغز قانع شد به پوست ** بند عز من قنع زندان اوست
- Burada yücelik kafirliktir alçalmak din. Taş taşlıktan fani olmadıkça yüzüğe takılır mi? 1945
- عزت اینجا گبریست و ذل دین ** سنگ تا فانی نشد کی شد نگین
- Hem hala taşsın, hem de ben diyor, varlık güdüyorsun. Halbuki senin yoksullanmanın, yok olmanın tam zamanı.
- در مقام سنگی آنگاهی انا ** وقت مسکین گشتن تست وفنا
- Kafir, daima mal ve mevki arar. Çünkü külhan, fışkı ile tavlanır.
- کبر زان جوید همیشه جاه و مال ** که ز سرگینست گلحن را کمال