English    Türkçe    فارسی   

5
1938-1947

  • Halbuki sen deri üstüne deriye bürünüyor, derilere bürünmüş bir kurda dönüyorsun.
  • پوستها بر پوست می‌افزوده‌ای  ** لاجرم چون پوست اندر دوده‌ای 
  • Ateşin yiyeceği ancak deridir. Tanrı kahrı kibrin derisini yırtar, yüzer.
  • زانک آتش را علف جز پوست نیست  ** قهر حق آن کبر را پوستین کنیست 
  • Bu kibirlenme, derinin bir neticesidir. Kibrin mevkii, malı, o sevgiliden, deriden meydana gelir. 1940
  • این تکبر از نتیجه‌ی پوستست  ** جاه و مال آن کبر را زان دوستست 
  • Bu kibirlenme nedir? İçten haberdar olmamak. Donan suyun güneşten gafil olusu gibi.
  • این تکبر چیست غفلت از لباب  ** منجمد چون غفلت یخ ز آفتاب 
  • Fakat su güneşten haberdar oldu mu buzu kalmaz, yumuşar, ısınır akıverir.
  • چون خبر شد ز آفتابش یخ نماند  ** نرم گشت و گرم گشت و تیز راند 
  • İçi görmek, bütün bedeni hor etmek, aşık olmaktır. Çünkü bu taktirde bütün beden tamahtan ibaret olur. “Tamah eden alçalır” denmiştir.
  • شد ز دید لب جمله‌ی تن طمع  ** خوار و عاشق شد که ذل من طمع 
  • Fakat içi görmeyen, deriyle kanaat eder. “Kanaat eden yüceldi” bağı, ona zindan olur.
  • چون نبیند مغز قانع شد به پوست  ** بند عز من قنع زندان اوست 
  • Burada yücelik kafirliktir alçalmak din. Taş taşlıktan fani olmadıkça yüzüğe takılır mi? 1945
  • عزت اینجا گبریست و ذل دین  ** سنگ تا فانی نشد کی شد نگین 
  • Hem hala taşsın, hem de ben diyor, varlık güdüyorsun. Halbuki senin yoksullanmanın, yok olmanın tam zamanı.
  • در مقام سنگی آنگاهی انا  ** وقت مسکین گشتن تست وفنا 
  • Kafir, daima mal ve mevki arar. Çünkü külhan, fışkı ile tavlanır.
  • کبر زان جوید همیشه جاه و مال  ** که ز سرگینست گلحن را کمال