- Fakat Adem, ben topraktan yaratıldım diye o çarıkla postu önüne koymuştur.
- لیک آدم چارق و آن پوستین ** پیش میآورد که هستم ز طین
- Eyaz gibi o da çarığını göz önünde tuttu, sonunda akıbeti Mahmut oldu.
- چون ایاز آن چارقش مورود بود ** لاجرم او عاقبت محمود بود
- Mutlak varlık yoklukları meydana getirip durur. Yokluktan başka var yaratan is yurdu var mi? 1960
- هست مطلق کارساز نیستیست ** کارگاه هستکن جز نیست چیست
- Adam, yazılmış kağıda yazı yazar mı, yahut fidan dikilmiş fidanlığa tekrar fidan diker mi?
- بر نوشته هیچ بنویسد کسی ** یا نهاله کارد اندر مغرسی
- Yazmak için yazılmamış bir kağıt arar. Tohum ekmek için ekilmemiş bir yeri aktarır.
- کاغذی جوید که آن بنوشته نیست ** تخم کارد موضعی که کشته نیست
- Sen de kardeş tohum ekilmemiş bir yol ol, yazılmamış beyaz bir kağıt kesil de,
- تو برادر موضع ناکشته باش ** کاغذ اسپید نابنوشته باش
- “Nun vel kalem” yazısı ile şeref kazan, sana da o kerem sahibi tohum eksin.
- تا مشرف گردی از نون والقلم ** تا بکارد در تو تخم آن ذوالکرم
- Bu paluzeden tatmamış ol. Gördüğün mutfağı görmezlikten gel. 1965
- خود ازین پالوه نالیسیده گیر ** مطبخی که دیدهای نادیده گیر
- Çünkü bu paluze insana sarhoşluk verir de postla çarık hatırından çıkar.
- زانک ازین پالوده مستیها بود ** پوستین و چارق از یادت رود
- Can verme ve ölüm zamanı gelince sonra ah eder, o zaman hırkanı çarığını anarşin.
- چون در آید نزع و مرگ آهی کنی ** ذکر دلق و چارق آنگاهی کنی