English    Türkçe    فارسی   

5
1969-1978

  • O doğru düzen gemiyi aklına bile getirmez, çarık ve pöstekine göz bile atmazsın.
  • یاد ناری از سفینه‌ی راستین  ** ننگری رد چارق و در پوستین 
  • Fakat yokluk denizine daldın da aciz oldun mu sevgi davasına düşer,“Rabbimiz kendimize zulmettik” demeye kalkışırsın. 1970
  • چونک درمانی به غرقاب فنا  ** پس ظلمنا ورد سازی بر ولا 
  • Şeytan der ki: Hele şu hama bakin. Şu vakitsiz öten horozun kesin başını.
  • دیو گوید بنگرید این خام را  ** سر برید این مرغ بی‌هنگام را 
  • Bu huy Eyaz’ın zekasından uzaktır. Yalvarıp yakarmadan namaz kılmaz o.
  • دور این خصلت ز فرهنگ ایاز  ** که پدید آید نمازش بی‌نماز 
  • O, önceden de gökteki horozdur. Onun nazarları tam zamanındadır.
  • او خروس آسمان بوده ز پیش  ** نعره‌های او همه در وقت خویش 
  • "Her şeyi, nasılsa bize öyle göster" hadisiyle "Perde kalksa, bildiğimden, gördüğümden fazla bir şey görmez ve bilmezdim" sözünün ve "Kime kötü gözle bakarsan bil ki kendi varlık dairenden bakmada, sen fena olduğundan onu fena görmedesin" beytinin manası. Eğri merdiven basamağının gölgesi eğri olur.
  • در معنی این کی ارنا الاشیاء کما هی و معنی این کی لو کشف الغطاء ما از ددت یقینا و قوله در هر که تو از دیده‌ی بد می‌نگری از چنبره‌ی وجود خود می‌نگری پایه‌ی کژ کژ افکند سایه 
  • Ey horozlar, ötmeyi para için değil, Tanrı için ötenden öğrenin.
  • ای خروسان از وی آموزید بانگ  ** بانگ بهر حق کند نه بهر دانگ 
  • Yalancı sabah gelir, onu aldatamaz. Yalancı sabahı, ona iyilik ve kötülük alemidir. 1975
  • صبح کاذب آید و نفریبدش  ** صبح کاذب عالم و نیک و بدش 
  • Dünya ehlinin aklı, noksan olduğundan yalancı sabahı, sahici sabah sanırlar.
  • اهل دنیا عقل ناقص داشتند  ** تا که صبح صادقش پنداشتند 
  • Yalancı sabah, nice kervanın yolunu vurmuştur. Kervancılar, o Yalancı aydınlığı sabah sanıp yola çıkmışlardır.
  • صبح کاذب کاروانها را زدست  ** که به بوی روز بیرون آمدست 
  • Yalancı sabah, halka kılavuz olmasın. Çünkü nice kervanları yele vermiştir.
  • صبح کاذب خلق را رهبر مباد  ** کو دهد بس کاروانها را به باد