- Ayrılık derdinden Mecnun, ansızın hastalandı.
- جسم مجنون را ز رنج و دوریی ** اندر آمد ناگهان رنجوریی
- İştiyak aleviyle kanı kaynadı, nihayet boğaz illetine tutuldu. 2000
- خون بجوش آمد ز شعلهی اشتیاق ** تا پدید آمد بر آن مجنون خناق
- Tedavi için hekim geldi. Gördü ki damarını yarmak ve kan almaktan başka çare yok.
- پس طبیب آمد بدار و کردنش ** گفت چاره نیست هیچ از رگزنش
- Kanı defetmek için hacamat lazım dedi. Çağırdılar hünerli bir hacamatçı geldi.
- رگ زدن باید برای دفع خون ** رگزنی آمد بدانجا ذو فنون
- Kolunu bağladı, sis olan yeri deşeceği sırada o huyu, aşktan ibaret olan aşık, bir nara attı.
- بازوش بست و گرفت آن نیش او ** بانک بر زد در زمان آن عشقخو
- Dedi ki: Paranı al git, hacamat etme. Ölürsem öleyim, bu köhnemiş beden bırak ölsün!
- مزد خود بستان و ترک فصد کن ** گر بمیرم گو برو جسم کهن
- Hacamatçı dedi ki: Bundan ne korkuyorsun sen kükremiş aslandan bile korkmazsın. 2005
- گفت آخر از چه میترسی ازین ** چون نمیترسی تو از شیر عرین
- Geceleyin aslan, kurt, ayı, yaban sığırı gibi hayvanlarla bütün yırtıcı hayvanat, saf,saf çevrene toplanırlar.
- شیر و گرگ و خرس و هر گور و دده ** گرد بر گرد تو شب گرد آمده
- Onlar sende aşk ve vecitten başka hiçbir şey görmezler. Senden insan kokusu almazlar.
- می نه آیدشان ز تو بوی بشر ** ز انبهی عشق و وجد اندر جگر
- Kurt, ayı ve aslan bile aşk nedir, biliyor. Artık aşktan kör olan kişi köpekten de aşağıdır.
- گرگ و خرس و شیر داند عشق چیست ** کم ز سگ باشد که از عشق او عمیست