- Aşık dedi ki: Ben, sende öyle bir fani olmuşum ki tependen tırnağa kadar seninle doluyum.
- گفت من در تو چنان فانی شدم ** که پرم از تتو ز ساران تا قدم
- Varlığımdan bir addan başka bir şey kalmadı. Ey güzelim, vücudumda senden başka bir varlık yok.
- بر من از هستی من جز نام نیست ** در وجودم جز تو ای خوشکام نیست
- Bu sebeple sirke bal denizinde nasıl yok olursa ben de sende öyle yok oldum.
- زان سبب فانی شدم من این چنین ** همچو سرکه در تو بحر انگبین
- Hani taş halis laal haline gelir, güneşin sıfatları ile dolar ya, 2025
- همچو سنگی کو شود کل لعل ناب ** پر شود او از صفات آفتاب
- Artık onda taşlık kalmaz. Onun önü de güneşin sıfatıyla dolar, ardı da.
- وصف آن سنگی نماند اندرو ** پر شود از وصف خور او پشت و رو
- Ondan sonra kendini severse o güneşi sevmektir civanım.
- بعد از آن گر دوست دارد خویش را ** دوستی خور بود آن ای فتا
- O, canla başla güneşi sever yine şüphe yok ki kendisini sevmiş olur.
- ور که خود را دوست دارد ای بجان ** دوستی خویش باشد بیگمان
- Halis laal, ister kendisini sevsin, ister güneşi.
- خواه خود را دوست دارد لعل ناب ** خواه تا او دوست دارد آفتاب
- Bu iki sevgide zaten fark yoktur. Her iki tarafta da doğu ışığından başka bir şey yoktur ki. 2030
- اندرین دو دوستی خود فرق نیست ** هر دو جانب جز ضیای شرق نیست
- Fakat taş laal olmadıkça kendisine düşmandır. Çünkü orada bir varlık değil, iki varlık vardır.
- تا نشد او لعل خود را دشمنست ** زانک یک من نیست آنجا دو منست