- Şu halde taşın “ben” demesi yaraşır bir şey değil. O, daima karanlıktadır, yokluktadır.
- پس نشاید که بگوید سنگ انا ** او همه تاریکیست و در فنا
- Firavun ben Tanrıyım dedi alçaldı. Mahsur Ben Hakkım dedi kurtuldu. 2035
- گفت فرعونی انا الحق گشت پست ** گفت منصوری اناالحق و برست
- O “Benim” deyisin ardından hemen Tanrı laneti ulaştı. Fakat ey seven kişi, bu“Benim” deyişin ardından hemen Tanrı rahmeti ulaştı.
- آن انا را لعنة الله در عقب ** وین انا را رحمةالله ای محب
- Çünkü, o kara taştı, bu akik. O, nura düşmandı bu aşık.
- زانک او سنگ سیه بد این عقیق ** آن عدوی نور بود و این عشیق
- Bu “Benim” demek, a boşboğaz, hakikatte “Odur” demektir. Fakat iki nurun birleşmesi gibi de değil, bir şeyin bir şeye sızması gibi de değil.
- این انا هو بود در سر ای فضول ** ز اتحاد نور نه از رای حلول
- Çalış da taşlığın azalsın, laal ol da taşın nurlansın.
- جهد کن تا سنگیت کمتر شود ** تا به لعلی سنگ تو انور شود
- Savaşta, zahmet çekmede sabırlı ol da anbean yoklukta varlık bul. 2040
- صبر کن اندر جهاد و در عنا ** دم به دم میبین بقا اندر فنا
- Sende her zaman taşlık sıfatı azalsın, laal sıfatı kuvvetlensin.
- وصف سنگی هر زمان کم میشود ** وصف لعلی در تو محکم میشود
- Bedenden varlık sıfatı gitsin, başındaki sarhoşluk çoğalsın.
- وصف هستی میرود از پیکرت ** وصف مستی میفزاید در سرت
- Kulak gibi tamamı ile kulak ol da sana laal küpe takılsın.
- سمع شو یکبارگی تو گوشوار ** تا ز حلقهی لعل یابی گوشوار