Seni iki yüz kere kaynatıp sınasam sende yine bir hile bulamam. 2110
گر دو صد بارت بجوشم در عمل ** در کف جوشت نیابم یک دغل
Sayısız halk sınanmadan utanır. Halbuki sınamalarda sen herkesi utandırıyorsun.
ز امتحان شرمنده خلقی بیشمار ** امتحانها از تو جمله شرمسار
Bu,yalnız bilgi değil, adeta dağ, yüzlerce dağ.
بحر بیقعرست تنها علم نیست ** کوه و صد کوهست این خود حلم نیست
Padişah bu sözleri söyleyince Eyaz dedi ki: Padişahım, bu lütuf ve ihsan, senin lütuf ve ihsanındır. Bunu böyle bilirim ben, ancak o çarıkla posttan ibaretim.
گفت من دانم عطای تست این ** ورنه من آن چارقم و آن پوستین
Onun için Peygamber bunu anlattı, dedi ki: Kim kendisini bilirse Tanrısını bilir.
بهر آن پیغامبر این را شرح ساخت ** هر که خود بشناخت یزدان را شناخت
Çarığın menidir, kanın post. Hocam bundan ötesi hep onun ihsanı. 2115
چارقت نطفهست و خونت پوستین ** باقی ای خواجه عطای اوست این
Başka yok, bu, bu kadardır deme. Daha arayıp isteyesin diye ihsan etmiştir.
بهر آن دادست تا جویی دگر ** تو مگو که نیستش جز این قدر
Bağcı, bostanının fidanlarını, mahsulünü bilesin diye sana birkaç elma verir.
زان نماید چند سیب آن باغبان ** تا بدانی نخل و دخل بوستان
Buğdaycı, alıcıya bir avuç buğday verir ama ambarındaki anlasın diye.
کف گندم زان دهد خریار را ** تا بداند گندم انبار را
Bilgisini, bilgisinin çokluğunu anlasın diye hoca, sana birkaç mesele anlatır.
نکتهای زان شرح گوید اوستاد ** تا شناسی علم او را مستزاد