English    Türkçe    فارسی   

5
2163-2172

  • Bir zahidin pek kıskanç bir karısı, bir de huri gibi güzel bir halayığı vardı.
  • زاهدی را یک زنی بد بس غیور  ** هم بد او را یک کنیزک هم‌چو حور 
  • Kadın, kıskançlığından kocasını gözetir, halayıkla hiç yalnız bırakmazdı.
  • زان ز غیرت پاس شوهر داشتی  ** با کنیزک خلوتش نگذاشتی 
  • Kadın, bir zaman onların ikisini de gözetti, yalnız kalmalarına fırsat vermedi. 2165
  • مدتی زن شد مراقب هر دو را  ** تاکشان فرصت نیفتد در خلا 
  • Nihayet Tanrının kaza ve kaderi gelip çattı. Koruyucu akıl, şaşırdı gitti.
  • تا در آمد حکم و تقدیر اله  ** عقل حارس خیره‌سر گشت و تباه 
  • Tanrı hükmü, Tanrı takdiri gelince akıl kim oluyor ki? Ay bile tutulur.
  • حکم و تقدیرش چو آید بی‌وقوف  ** عقل کی بود در قمر افتد خسوف 
  • Kadın, hamama gitmişti. Birden aklına geldi hamam tasını evde unutmuştu.
  • بود در حمام آن زن ناگهان  ** یادش آمد طشت و در خانه بد آن 
  • Kuş gibi hemencecik koş. Evden o gümüş hamam tasını getir dedi.
  • با کنیزک گفت رو هین مرغ‌وار  ** طشت سیمین را ز خانه‌ی ما بیار 
  • Halayık bu sözü duyunca efendisiyle buluşabileceğini düşünüp adeta canlandı. 2170
  • آن کنیزک زنده شد چون این شنید  ** که به خواجه این زمان خواهد رسید 
  • Efendi şimdi evde yalnızdır deyip sevine, sevine hemen eve koştu.
  • خواجه در خانه‌ست و خلوت این زمان  ** پس دوان شد سوی خانه شادمان 
  • Halayık altı yıldır efendisini yalnız bulmayı gözlüyordu, bu sevdadaydı.
  • عشق شش ساله کنیزک را بد این  ** که بیابد خواجه را خلوت چنین