- Yeryüzündekilerin hıyanetliklerinden bunaldı mı yine arşa, temizlik bağışlayana gider.
- چون شود تیره ز غدر اهل فرش ** باز گردد سوی پاکی بخش عرش
- Yine o taraftan eteğini çeke çeke gelir, o okyanusun temizliklerinden yeryüzündekilere ders vermeye koşar.
- باز آرد زان طرف دامن کشان ** از طهارات محیط او درسشان
- Halkla karışmadan yoruldu mu o sefer “ey Bilal, sesinle bize bir huzur ver, bir istirahat ver.”
- ز اختلاط خلق یاید اعتدال ** آن اسفر جوید که ارحنا یا بلال
- Ey güzel sesli Bilal ezan okunan yere çık, göç davulunu çal der. 225
- ای بلال خوش نوای خوش صهیل ** میذنه بر رو بزن طبل رحیل
- Can sefere gitti beden kıyamda. Bu yüzden namaz bitince selam verilir işte.
- جان سفر رفت و بددن اندر قیام ** وقت رجعت زین سبب گوید سلام
- Herkesi teyemmüm kurtarır, kıble arayanları aramaktan vaz geçirir, kıbleyi gösterir.
- از تیمم وا رهاند جمله را ** وز تحری طالبان قبله را
- Bu misal getirme söz arasında bir vasıtadır. Herkesin anlaması için vasıta şarttır.
- این مثل چون واسطهست اندر کلام ** واسطه شرطست بهر فهم عام
- Bir delile bağlanmadan kurtulmuş olan semenderden başka kim, vasıtasız ateşe girebilir?
- اندر آتش کی رود بیواسطه ** جز سمندر کو رهید از رابطه
- Tabiatını ateşle hoş bir hale getirmen için vasıtan hamamdır. 230
- واسطهی حمام باید مر ترا ** تا ز آتش خوش کنی تو طبع را
- Halil gibi ateşe giremeyeceğinden hamam sana elçi oldu, su da delil.
- چون نتانی شد در آتش چون خلیل ** گشت حمامت رسول آبت دلیل