English    Türkçe    فارسی   

5
2243-2252

  • Çünkü şeyhin o duası, her duaya benzemez. Şeyh, Tanrıda yok olmuştur, onun sözü Hak sözüdür.
  • که آن دعای شیخ نه چون هر دعاست  ** فانی است و گفت او گفت خداست 
  • Tanrı, kendisinden bir şey isterse kendi isteğini nasıl reddeder?
  • چون خدا از خود سال و کد کند  ** پس دعای خویش را چون رد کند 
  • Ululuk ıssı Tanrı, onu bu lanetleme işten, bu vebalden kurtarmak için bir sebep halketti. 2245
  • یک سبب انگیخت صنع ذوالجلال  ** که رهانیدش ز نفرین و وبال 
  • Nasuh, hamamda tası doldururken padişahın kızının bir incisi kayboldu.
  • اندر آن حمام پر می‌کرد طشت  ** گوهری از دختر شه یاوه گشت 
  • Küpesindeki incilerden biri kayboldu ve bütün kadınlar, o inciyi araştırmaya koyuldular.
  • گوهری از حلقه‌های گوش او  ** یاوه گشت و هر زنی در جست و جو 
  • Önce herkesin eşyasını araştırmak üzere hamamın kapısını iyice kapattılar.
  • پس در حمام را بستند سخت  ** تا بجویند اولش در پیچ رخت 
  • Herkesin eşyası arandı, inci bulunmadığı gibi inciyi çalan da rezil olmadı.
  • رختها جستند و آن پیدا نشد  ** دزد گوهر نیز هم رسوا نشد 
  • Bunun üzerine bu üstün körü işi bırakıp herkesin ağzını, kulağını, vücudundaki bütün delikleri adamakıllı aramaya koyuldular. 2250
  • پس به جد جستن گرفتند از گزاف  ** در دهان و گوش و اندر هر شکاف 
  • O sedefi güzel inciyi altta, üstte her yanda araştırmaya başladılar.
  • در شکاف تحت و فوق و هر طرف  ** جست و جو کردند دری خوش صدف 
  • Hepiniz soyunun, ihtiyar genç herkes anadan doğma soyunsun diye bağırıldı.
  • بانگ آمد که همه عریان شوید  ** هر که هستید ار عجوز و گر نوید