- O sedefi güzel inciyi altta, üstte her yanda araştırmaya başladılar.
- در شکاف تحت و فوق و هر طرف ** جست و جو کردند دری خوش صدف
- Hepiniz soyunun, ihtiyar genç herkes anadan doğma soyunsun diye bağırıldı.
- بانگ آمد که همه عریان شوید ** هر که هستید ار عجوز و گر نوید
- Sultanın hizmetçileri, o değerli inciyi bulmak için bir bir, herkesi aramaya başladılar.
- یک به یک را حاجبه جستن گرفت ** تا پدید آید گهردانهی شگفت
- Nasuh, korkusundan tenha bir yere çekildi. Yüzü, korkusundan sapsarı olmuştu, dudakları gövermişti.
- آن نصوح از ترس شد در خلوتی ** روی زرد و لب کبود از خشیتی
- Ölümünü gözünün önünde görüyor, gazel yaprağı gibi tirtir titriyordu. 2255
- پیش چشم خویش او میدید مرگ ** رفت و میلرزید او مانند برگ
- Dedi ki: Yarabbi, nice defalar tövbeler ettim; ahtlar ettim, sonra onları bozdum.
- گفت یارب بارها برگشتهام ** توبهها و عهدها بشکستهام
- Ben, bana lâyık olanları yaptım. Sonunda da işte bu kara sel, gelip çattı.
- کردهام آنها که از من میسزید ** تا چنین سیل سیاهی در رسید
- Arama nöbeti bana gelirse eyvah bana! Kim bilir neler çekecek, ne güçlüklere düşeceğim?
- نوبت جستن اگر در من رسد ** وه که جان من چه سختیها کشد
- Ciğerime yüzlerce kor düştü. Münacatımdaki ciğer kokusuna bak.
- در جگر افتادهاستم صد شرر ** در مناجاتم ببین بوی جگر
- Böyle bir keder, böyle bir gam, kâfirde bile olmasın. Rahmet eteğine sarıldım, medet medet! 2260
- این چنین اندوه کافر را مباد ** دامن رحمت گرفتم داد داد