- Herkesi teyemmüm kurtarır, kıble arayanları aramaktan vaz geçirir, kıbleyi gösterir.
- از تیمم وا رهاند جمله را ** وز تحری طالبان قبله را
- Bu misal getirme söz arasında bir vasıtadır. Herkesin anlaması için vasıta şarttır.
- این مثل چون واسطهست اندر کلام ** واسطه شرطست بهر فهم عام
- Bir delile bağlanmadan kurtulmuş olan semenderden başka kim, vasıtasız ateşe girebilir?
- اندر آتش کی رود بیواسطه ** جز سمندر کو رهید از رابطه
- Tabiatını ateşle hoş bir hale getirmen için vasıtan hamamdır. 230
- واسطهی حمام باید مر ترا ** تا ز آتش خوش کنی تو طبع را
- Halil gibi ateşe giremeyeceğinden hamam sana elçi oldu, su da delil.
- چون نتانی شد در آتش چون خلیل ** گشت حمامت رسول آبت دلیل
- Doymak Allahdandır ama tabiat ehli, ekmeksiz nasıl olur da doyar?
- سیری از حقست لیک اهل طبع ** کی رسد بیواسطهی نان در شبع
- Lütuf Allahdandır ama ten ehli, çayırlık çimenlik perdesi olmaksızın o lütfu bulamaz.
- لطف از حقست لیکن اهل تن ** درنیابد لطف بیپردهی چمن
- Fakat perdesiz bir halde ten vasıtası kalmayınca insan, Musa gibi ayın nurunu yeninden yakasından görür, bulur.
- چون نماند واسطهی تن بیحجاب ** همچو موسی نور مه یابد ز جیب
- Bu hünerler de, suyun gönlünün Allah lütfu ile dopdolu olduğuna tanıktır. 235
- این هنرها آب را هم شاهدست ** که اندرونش پر ز لطف ایزدست
- Dışarıdan görünen iş ve sözün içe ve içteki nura tanıklığı
- گواهی فعل و قول بیرونی بر ضمیر و نور اندرونی
- İş ve söz, için tanıklarıdır. Bu ikisine bak da için nasıl anla.
- فعل و قول آمد گواهان ضمیر ** زین دو بر باطن تو استدلال گیر