English    Türkçe    فارسی   

5
2285-2294

  • Bütün bu yeryüzü yeşerir, kuru sopa meyva verir, tazeleşir. 2285
  • Kurt, kuzuyla eş olur. Ümitsizlerin damarları hoş bir hale gelir, izleri kutlu olur.
  • İncinin bulunması ve sultanın hizmetçi ve halayıklarının Nasuh'tan helâllık dilemeleri
  • Canı helak eden o korkudan sonra "Kaybolan inci, işte buracıkta" diye müjdeler geldi.
  • Ansızın ses geldi: Korku gitti, o değen bulunmaz eşsiz inci bulundu.
  • İnci bulundu, biz de neşelere daldık. Müjde verin, inci bulundu.
  • Hamam, halkın bağrışmasiyle, hüzün gitti feryadiyle, el çırpmasiyle doldu. 2290
  • Kendinden geçen Nasuh, tekrar kendine geldi. Gözü. yüzlerce aydın gün gördü.
  • Herkes ondan helâllik istemekte, herkes elini öpüp durmaktaydı.
  • Senden şüphe ettik, hakkını helâl et. Dedikoduda bulunduk, âdeta etini yedik diyorlardı.
  • Çünkü o, yakınlıkta herkesten ön olduğu için herkes daha ziyade ondan şüphe etmişti.