- Onun için ondan helâllik diliyorlardı, mazeret getirip duruyorlardı.
- این حلالیها ازو میخواستند ** وز برای عذر برمیخاستند
- Nasuh, "Bu bana Tanrı'nın lûtfu, ihsanı. Yoksa dediğinizden beterim ben. 2300
- گفت بد فضل خدای دادگر ** ورنه زآنچم گفته شد هستم بتر
- Benden helâllik dilemeye hacet yok. Çünkü ben, zamane halkının en suçlusuyum.
- چه حلالی خواست میباید ز من ** که منم مجرمتر اهل زمن
- Bana söylediğiniz kötülükler, bendeki kötülüğün yüzde biridir. Bunda şüphe eden olabilir, fakat bence apaçıktır bu.
- آنچ گفتندم ز بد از صد یکیست ** بر من این کشفست ار کس را شکیست
- Kim bende birazcık kötülük biliyorsa muhakkak o bildiği şey, binlerce kötü suçumdan, binlerce pis işimden biridir.
- کس چه میداند ز من جز اندکی ** از هزاران جرم و بد فعلم یکی
- Suçlarımı ve kütü hareketlerimi bir ben bilirim, bir de onları örten Tanrım.
- من همی دانم و آن ستار من ** جرمها و زشتی کردار من
- Önce iblis bana hocalık etti ama sonradan o bile gözümde bir yelden ibaret oldu. 2305
- اول ابلیسی مرا استاد بود ** بعد از آن ابلیس پیشم باد بود
- Yaptıklarımın hepsini Tanrı gördü de göstermedi, bu suretle de kötülükle yüzümü sarartmadı.
- حق بدید آن جمله را نادیده کرد ** تا نگردم در فضیحت رویزرد
- Sonra da yine Tanrı rahmeti, kürkümü dikti, canıma can gibi tatlı tövbeyi nasibetti.
- باز رحمت پوستین دوزیم کرد ** توبهی شیرین چو جان روزیم کرد
- Ne yaptıysam yapmadım saydı, bulunmadığım ibadetleri yapmışım farzetti.
- هر چه کردم جمله ناکرده گرفت ** طاعت ناکرده آورده گرفت