- Ona yardım edersen bu yardım sana yarar, ona değil- Tanrı "Tanrıya yardım ederseniz yardıma nail olursunuz" buyurdu.
- یاریت در تو فزاید نه اندرو ** گفت حق ان تنصروا الله تنصروا
- Tilki gibi av avla da ona feda et. Bu suretle o verdiğin avın binlerce mislini karşılık olarak al.
- همچو روبه صید گیر و کن فداش ** تا عوض گیری هزاران صید بیش
- Müridin avlanması tilkicesine olur. İnatçı sırtlan, ölü hayvan avlar.
- روبهانه باشد آن صید مرید ** مرده گیرد صید کفتار مرید
- Onun önüne ölüyü getirsen o ölü dirilir. Bostana dökülen gübre, mahsulü geliştirir. 2350
- مرده پیش او کشی زنده شود ** چرک در پالیز روینده شود
- Tilki, aslana emriniz baş üstüne. Hileler düzeyim, aklını başından alayım, istediğin gibi hizmette bulunayım.
- گفت روبه شیر را خدمت کنم ** حیلهها سازم ز عقلش بر کنم
- Hile ve afsun benim isimdir. İşim gücüm, masal söylemeden, halkı yoldan çıkarmadan ibarettir dedi.
- حیله و افسونگری کار منست ** کار من دستان و از ره بردنست
- Dağ başından dereye doğru koşmaya başladı. Derken o yoksul ve zayıf eşeği buldu.
- از سر که جانب جو میشتافت ** آن خر مسکین لاغر را بیافت
- Candan bir selâm verip yanına gitti, o saf yoksulun yanına vardı.
- پس سلام گرم کرد و پیش رفت ** پیش آن ساده دل درویش رفت
- Dedi ki: Bu kuru ovada ne âlemdesin? Bu çorak kayalıklarda ne yapıyorsun? 2355
- گفت چونی اندرین صحرای خشک ** در میان سنگ لاخ و جای خشک
- Eşek dedi ki: İster gamda olayım, ister cennette. Kısmetimi Tanrı veriyor, ona şükretmedeyim.
- گفت خر گر در غمم گر در ارم ** قسمتم حق کرد من زان شاکرم