English    Türkçe    فارسی   

5
2352-2361

  • Hile ve afsun benim isimdir. İşim gücüm, masal söylemeden, halkı yoldan çıkarmadan ibarettir dedi.
  • Dağ başından dereye doğru koşmaya başladı. Derken o yoksul ve zayıf eşeği buldu.
  • Candan bir selâm verip yanına gitti, o saf yoksulun yanına vardı.
  • Dedi ki: Bu kuru ovada ne âlemdesin? Bu çorak kayalıklarda ne yapıyorsun? 2355
  • Eşek dedi ki: İster gamda olayım, ister cennette. Kısmetimi Tanrı veriyor, ona şükretmedeyim.
  • Dosta hayır zamanında da şükrederim, şer zamanında da. Çünkü kaza ve kaderde beterin beteri var.
  • Mademki rızkı taksim eden o, şikâyet küfürdür. Sabır gerektir. Sabır genişliğe ulaşmanın anahtarıdır.
  • Tanrıdan başka herkes düşmandır, dost odur. Şu halde dosttan düşmana şikâyetlenmek iyi bir şey mi?
  • Bana ayran verirse bal istemem. Çünkü her nimetin bir gamı vardır. 2360
  • Oduncunun eşeği, has ahırdaki arap atlarının şevketini görünce o devleti dilemesi, bu hikâye münasebetiyle de yargılanma ve inayetten başka bir şey istemenin doğru olmadığı. Çünkü yüz çeşit zahmet, yargılanma lezzeti gibi olsa o zahmetlerin hepsi de atlıdır. Fakat denenmiyen devleti istersen o devletin bir de zahmeti vardır, sen onu göremezsin. Nitekim her tuzakta tane görünür, tuzak görünmez. Sense şu bir tek tuzağa tutulmuşsun, o tanelerin hep senin olmasını ister keşke oraya varsam onların hepsini toplasam dersin. Sanırsın ki o taneler, tuzaksızdır.
  • Bir saka vardı. Onun da bir eşeği vardı. Mihnetten çember gibi iki büklüm olmuştu.