English    Türkçe    فارسی   

5
2414-2423

  • Koşup bıçak getirdiler, ağzına dayayıp dişlerini zorla açtılar.
  • کارد آوردند قوم اشتافتند  ** بسته دندانهاش را بشکافتند 
  • Ağzına çorba döktüler, ekmek parçaları tıktılar. 2415
  • ریختند اندر دهانش شوربا  ** می‌فشردند اندرو نان‌پاره‌ها 
  • Adam dedi ki: Gönül, susuyorsun ama sırrı biliyorsun da kendini naza çekiyorsun.
  • گفت ای دل گرچه خود تن می‌زنی  ** راز می‌دانی و نازی می‌کنی 
  • Gönlü cevap verdi. Biliyorum ki canıma da rızık veren Tanrıdır, tenime de. Bunu da mahsustan yapıyorum.
  • گفت دل دانم و قاصد می‌کنم  ** رازق الله است بر جان و تنم 
  • Bundan fazla sınama, deneme olur mu? Rızık, sabredenlere ne güzel yetişiyor bak.
  • امتحان زین بیشتر خود چون بود  ** رزق سوی صابران خوش می‌رود 
  • Tilkinin eşeğe cevap vermesi ve onu kazanca teşvik etmesi
  • جواب دادن روبه خر را و تحریض کردن او خر را بر کسب 
  • Tilki dedi ki: Bu hikâyeleri bırak da az bile olsa elini kazanca at!
  • گفت روبه این حکایت را بهل  ** دستها بر کسب زن جهد المقل 
  • Tanrı sana el vermiştir, bir iş yap. Kazan da bir dosta da yardımda bulun. 2420
  • دست دادستت خدا کاری بکن  ** مکسبی کن یاری یاری بکن 
  • Herkes, bir kazanca yürümüş, başka dostlarına da, yardım ediyor.
  • هر کسی در مکسبی پا می‌نهد  ** یاری یاران دیگر می‌کند 
  • Bütün kazancı bir kişi elde edemez. Bir kişi, hem dülger, hem saka, hem terzi olamaz ya.
  • زانک جمله کسب ناید از یکی  ** هم دروگر هم سقا هم حایکی 
  • Âlemin kararı böyledir. Herkes, yoksulluğundan bir işe sarılmıştır.
  • این بهنبازیست عالم بر قرار  ** هر کسی کاری گزیند ز افتقار