English    Türkçe    فارسی   

5
2486-2495

  • Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzetini alır.
  • هر چه در دوشاب جوشیده شود  ** در عقیده طعم دوشابش بود 
  • Havuç, elma, ayva ve ceviz, pekmezde kayna" tılsa hepsinden de pekmez lezzetini alırsın.
  • از جزر وز سیب و به وز گردگان  ** لذت دوشاب یابی تو از آن 
  • Bilgi de nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilginden nur bulurlar.
  • علم اندر نور چون فرغرده شد  ** پس ز علمت نور یابد قوم لد 
  • Ne söylersen o da nur olur. Çünkü gökten sudan başka bir şey yağmaz.
  • هر چه گویی باشد آن هم نورناک  ** که آسمان هرگز نبارد غیر پاک 
  • Gök ol, bulut ol, yağmur yağdır. Oluk da yağmur yağdırır ama faydası yok. 2490
  • آسمان شو ابر شو باران ببار  ** ناودان بارش کند نبود به کار 
  • Oluktaki su iğretidir, halbuki bulutta ve denizde yaradılıştan vardır.
  • آب اندر ناودان عاریتیست  ** آب اندر ابر و دریا فطرتیست 
  • Düşünce, oluğa benzer. Vahiy ve keşif, bulut ve denizdir.
  • فکر و اندیشه‌ست مثل ناودان  ** وحی و مکشوفست ابر و آسمان 
  • Yağmur suyu, bahçeyi yüz türlü renklerle bezer. Halbuki oluk, komşuları birbirine düşürür, kavga çıkarır.
  • آب باران باغ صد رنگ آورد  ** ناودان همسایه در جنگ آورد 
  • Eşek, tilkiyle iki üç kere bahiste bulundu. Fakat mukallitti, tilkinin hilesine kapıldı.
  • خر دو سه حمله به روبه بحث کرد  ** چون مقلد بد فریب او بخورد 
  • Görgü ve anlayışı olmadığından tilkinin hilesi, onu kandırdı. 2495
  • طنطنه‌ی ادراک بینایی نداشت  ** دمدمه‌ی روبه برو سکته گماشت