- Eşek, uzaktan bunu görünce dönüp nalları kaldırdı, tâ dağın eteğine kadar kaçtı.
- خر ز دورش دید و برگشت و گریز ** تا به زیر کوه تازان نعل ریز
- Tilki dedi ki: A padişahım, kavga zamanında neden sabretmedin?
- گفت روبه شیر را ای شاه ما ** چون نکردی صبر در وقت وغا
- O sapık, sana yaklaşsaydı hafif bir saldırışta ona üstün gelirdin.
- تا به نزدیک تو آید آن غوی ** تا باندک حملهای غالب شوی
- Acele, Şeytanın hilesidir; sabır ve tedbir, Tanrının lûtfu. 2570
- مکر شیطانست تعجیل و شتاب ** لطف رحمانست صبر و احتساب
- O uzaktaydı, hamleni görüp kaçtı. Zayıflığını anladı, yüzünün suyunu döktü.
- دور بود و حمله را دید و گریخت ** ضعف تو ظاهر شد و آب تو ریخت
- Aslan, kuvvetim yerinde sandım, dedi, bu derece halsiz kaldığımı zannetmiyordum.
- گفت من پنداشتم بر جاست زور ** تا بدین حد میندانستم فتور
- Fakat açlık ve ihtiyacım hadden aştı. Açlıktan sabrım da kayboldu, aklım da.
- نیز جوع و حاجتم از حد گذشت ** صبر و عقلم از تجوع یاوه گشت
- Elinden gelirse bir kere daha onu baştan çıkar, buraya getir.
- گر توانی بار دیگر از خرد ** باز آوردن مر او را مسترد
- Düzenlerle onu buraya getirmeye çalış. Sana pek minnettar olurum. 2575
- منت بسیار دارم از تو من ** جهد کن باشد بیاریاش به فن
- Tilki, evet dedi; Tanrı yardım eder de körlükle gözünü bağlar.
- گفت آری گر خدا یاری دهد ** بر دل او از عمی مهری نهد