- O çeşit bir tılsım yapmasalar da her obur, doğru oraya koşardı.
- گرنه زان گونه طلسمی ساختی ** هر شکمخواری بدانجا تاختی
- Fillerle, ejderhalarla dolu aç bir dünya durup dururken hiç tılsım olmadıkça yazı, öyle yemyeşil durur mu? 2615
- یک جهان بینوا پر پیل و ارج ** بیطلسمی کی بماندی سبز مرج
- Ben, öyle korkunç bir şey görürsen sakın korkma diyecektim ama,
- من ترا خود خواستم گفتن به درس ** که چنان هولی اگر بینی مترس
- Gönlüm, haline yandı, o derde daldım da aklımdan çıktı.
- لیک رفت از یاد علم آموزیت ** که بدم مستغرق دلسوزیت
- Seni köpek gibi acıkmış, perişan bir hakle görünce koşa koşa gelsin diye seğirttim.
- دیدمت در جوع کلب و بینوا ** میشتابیدم که آیی تا دوا
- Yoksa sana tılsımı anlatacak, sana bir hayal görünür ama aslı yoktur diyecektim.
- ورنه با تو گفتمی شرح طلسم ** که آن خیالی مینماید نیست جسم
- Eşeğin tilkiye cevabı
- جواب گفتن خر روباه را
- Eşek dedi ki: Hadi ey düşman, çekil önümden, çekil de çirkin suratını görmeyeyim. 2620
- گفت رو رو هین ز پیشم ای عدو ** تا نبینم روی تو ای زشترو
- Seni kötü talihli bir hale getiren Tanrı, çirkin suratını da kerih ve pek berbat bir hale soktu.
- آن خدایی که ترا بدبخت کرد ** روی زشتت را کریه و سخت کرد
- Bana hangi suratla geliyorsun? Gergedanın yüzü bile bu kadar kalın derili değildir.
- با کدامین روی میآیی به من ** این چنین سغری ندارد کرگدن
- Seni çayıra götüreyim diye apaçık canıma kastettin.
- رفتهای در خون جانم آشکار ** که ترا من رهبرم تا مرغزار