English    Türkçe    فارسی   

5
264-273

  • Adam vallahi dedi, ebedi olarak senin konuğunum. Nerede olursam olayım, nereye gidersem gideyim sana misafirim.
  • گفت والله تا ابد ضیف توم  ** هر کجا باشم بهر جا که روم 
  • Beni dirilttin, senin azatlın, senin kapıcınım. Bu alemde senin sofranın başında, o alem de. 265
  • زنده کرده و معتق و دربان تو  ** این جهان و آن جهان بر خوان تو 
  • Bu seçilmiş sofradan başka bir sofra seçen kişinin boğazını, nihayet kemik yırtar deler.
  • هر که بگزیند جزین بگزیده خوان  ** عاقبت درد گلویش ز استخوان 
  • Kim senin sofrandan başka bir sofraya giderse bil ki Şeytan, onunla bir kâseden yemek yer.
  • هر که سوی خوان غیر تو رود  ** دیو با او دان که هم‌کاسه بود 
  • Kim senin komşuluğundan kaçarsa şüphe yok ki Şeytan, ona komşu olur.
  • هر که از همسایگی تو رود  ** دیو بی‌شکی که همسایه‌ش شود 
  • Kim sensiz uzak bir yola giderse Şeytan onula yoldaş olur, onunla bir sofraya oturur.
  • ور رود بی‌تو سفر او دوردست  ** دیو بد همراه و هم‌سفره‌ی ویست 
  • Yüce ve güzel bir ata binse aya haset eder; Şeytan da ona arkadaş olur. 270
  • ور نشیند بر سر اسپ شریف  ** حاسد ماهست دیو او را ردیف 
  • Nazlı karısı ondan bir çocuk doğursa Şeytan onun soyundan ona ortak kesilir.
  • ور بچه گیرد ازو شهناز او  ** دیو در نسلش بود انباز او 
  • Allah Kur’anda “Ey Mümin, Şeytana kafirlerin mallarında, evlatlarında ortak ol” buyurmuştur.
  • در نبی شارکهم گفتست حق  ** هم در اموال و در اولاد ای شفق 
  • Peygamber bunu Ali’ye değer biçilmez sözleri arasında açıkça söylemiştir.
  • گفت پیغامبر ز غیب این را جلی  ** در مقالات نوادر با علی