English    Türkçe    فارسی   

5
2685-2694

  • Fakat ben, bu sözü kısa kesiyorum, her aşağılık kişi, sırları duymasın diye. 2685
  • Şeyhin bunca yıldan sonra çölden Gaznenin şehrine gelip gayıptan gelen emirle zembil gezdirerek şunu bunu toplaması ve topladığını yoksullara dağıtması. Buyur kulum yüceliğini bulan cana mektup üstüne mektup gelir, haberci üstüne haberci. Evin penceresi açık olursa oradan güneş de girer, ay ışığı da, yağmur da, mektup da, başka şeyler de ve bunların ardı arası kesilmez.
  • Şeyh, Tanrı buyruğunu kabul edip Gaznenin şehrini, yüzünün nuriyle aydınlattı.
  • Bir bölük halk, ferahtan ona karşı vardılar. Fakat o, acele bilinmez bir yoldan şehre girdi.
  • Şehrin ileri gelenleri, uluları hep birden kalkıp onun için köşkler hazırladılar.
  • Şeyh, ben dedi, kendimi göstermeye gelmedim, ancak horluğa ve dilenciliğe geldim.
  • Dedikoduda bulunmaya niyetim bile yok. Elimde zembil kapı kapı gezeceğim. 2690
  • Buyruk kuluyum, buyruk da Tanrı'dan. Ben dilencilik edeceğim, dilencilik edeceğim, dilencilik!
  • Dilenirken de duyulmamış sözler söyleyecek değilim. Dilencilerin aşağılık yolundan başka bir yol yordam tutmayacağım.
  • Bu suretle tamamiyle alçaklığa dalayım da ileri gelenlerden de, halktan da kötü sözler duyayım.
  • Tanrı buyruğu candır, ben ona tabiim. O, tamah hakkında "Tamah eden alçalır" buyurdu.