Ben, aşkın yüceliğini anlayasın diye kadri yüce göğü yücelttim.2740
من بدان افراشتم چرخ سنی ** تا علو عشق را فهمی کنی
Gökten daha başka faydalar da gelir. O yumurta gibidir. Bu, civciv gibi ona tabidir.
منفعتهای دیگر آید ز چرخ ** آن چو بیضه تابع آید این چو فرخ
Âşıkların horluğundan bir koku alasın diye toprağı tamamiyle hor ettim, ayaklar altına serdim.
خاک را من خوار کردم یک سری ** تا ز خواری عاشقان بویی بری
Aşkla bir yoksul nasıl değişir, anlaman için toprağa yeşillik ve tazelik verdim.
خاک را دادیم سبزی و نوی ** تا ز تبدیل فقیر آگه شوی
Şu yerinden kımıldamıyan dağlar da sana âşıkların sebatını söyler.
با تو گویند این جبال راسیات ** وصف حال عاشقان اندر ثبات
Gerçi oğul, o mânadır, bunlar suret. Fakat anlayışa yaklaştırmak için lâzım bu.2745
گرچه آن معنیست و این نقش ای پسر ** تا به فهم تو کند نزدیکتر
Kederi, dikene benzetirler. Dikenin kendisi değildir, bu benzetiş, ancak uyandırmak, anlatmak içindir.
غصه را با خار تشبیهی کنند ** آن نباشد لیک تنبیهی کنند
Katı gönüle taş derler. Gönlün taşla münasebeti yoktur, fakat bir örnektir verirler işte.
آن دل قاسی که سنگش خواندند ** نامناسب بد مثالی راندند
Düşünce de onun tıpkısı olmaz. Fakat öyle değildir deme de ayıbı benzetişe, anlatışa ver.
در تصور در نیاید عین آن ** عیب بر تصویر نه نفیش مدان
Şeyhin bir gün içinde dört kere zembille dilenmek üzere Tanrı buyruğiyle bir beyin evine gitmesi, beyin onu azarlayıp kötü söylemesi, Şeyhin de özür dilemesi
رفتن این شیخ در خانهی امیری بهر کدیه روزی چهار بار به زنبیل به اشارت غیب و عتاب کردن امیر او را بدان وقاحت و عذر گفتن او امیر را
Şeyh bir günde yoksul gibi dört kere bir beyin köşküne gitti.
شیخ روزی چار کرت چون فقیر ** بهر کدیه رفت در قصر امیر