- Yedi yıl bu bedenim, aşk ateşiyle yandı kavruldu. Çöllerde asma yaprağı yedim, onunla geçindim.
- هفت سال از سوز عشق جسمپز ** در بیابان خوردهام من برگ رز
- Hattâ taze, yahut kuru yaprak yemeden bu bedenimin rengi yemyeşil oldu. 2760
- تا ز برگ خشک و تازه خوردنم ** سبز گشته بود این رنگ تنم
- İnsanlar atasının suretinde, perdesinde bulundukça âşıklara öyle pek serserice bakma.
- تا تو باشی در حجاب بوالبشر ** سرسری در عاشقان کمتر نگر
- Akıllı fikirli kişiler, kılı kırk yardılar. Heyet (kozmoğrafya) bilgisini elde ettiler.
- زیرکان که مویها بشکافتند ** علم هیات را به جان دریافتند
- Neyrencat, sihir ve felsefeyi, hakkiyle belleyemedilerse de,
- علم نارنجات و سحر و فلسفه ** گرچه نشناسند حق المعرفه
- Mümkün olduğu kadar çalıştılar, elde ettiler, bütün akranlarını geçtiler.
- لیک کوشیدند تا امکان خود ** بر گذشتند از همه اقران خود
- Aşk, kıskançlığından kendisini gizledi. Böyle bir güneş, onlardan gizli kaldı. 2765
- عشق غیرت کرد و زیشان در کشید ** شد چنین خورشید زیشان ناپدید
- Gündüzün yıldızları gören keskin gözden güneş, yüzünü gizledi.
- نور چشمی کو به روز استاره دید ** آفتابی چون ازو رو در کشید
- Bundan geç de öğütümü dinle. Âşıkları aşk göziyle gör.
- زین گذر کن پند من بپذیر هین ** عاشقان را تو به چشم عشق بین
- Vakit dar, can da kuşkuda. Artık sana özür getirmesine imkân yok.
- وقت نازک باشد و جان در رصد ** با تو نتوان گفت آن دم عذر خود