- Arap o gece Peygambere konuk oldu, bir keçiden sağılan sütün yarısını ancak yiyebildi, ağzını silip çekildi.
- گشت مهمان رسول آن شب عرب ** شیر یک بز نیمه خورد و بست لب
- Peygamber süt iç, yufka ekmeği ye diye ısrar ettiyse de Vallahi dedi, riyasız doydum.
- کرد الحاحش بخور شیر و رقاق ** گفت گشتم سیر والله بینفاق
- Bu, ne tekellüf, ne sıkılma, ne de hile. Dün geceden daha ziyade doydum.
- این تکلف نیست نی ناموس و فن ** سیرتر گشتم از آنک دوش من
- Bütün ev halkı şaştılar. Bu kandil, şu bir kara zeytin yağı ile nasıl doldu diye hayretlere düştüler. 280
- در عجب ماندند جمله اهل بیت ** پر شد این قندیل زین یک قطره زیت
- Bir ebabil kuşunun gıdası, böyle bir fili nasıl doyurdu dediler.
- آنچ قوت مرغ بابیلی بود ** سیری معدهی چنین پیلی شود
- Kadın, erkek, o fil bedenli, bir sineğin yiyeceğini yiyor diye fısıldaşmaya başladılar.
- فجفجه افتاد اندر مرد و زن ** قدر پشه میخورد آن پیلتن
- Kafirliğin hırs ve vehmi baş aşağı düştü, ejderha bir karıncanın gıdası ile doydu.
- حرص و وهم کافری سرزیر شد ** اژدها از قوت موری سیر شد
- Kafirliğin aç gözlülüğü ondan gitti, iman gıdası onu semirtti geliştirdi.
- آن گدا چشمی کفر از وی برفت ** لوت ایمانیش لمتر کرد و زفت
- Öküz açlığı illetine tutunan adam, Meryem gibi cennet meyvesini gördü. 285
- آنک از جوع البقر او میطپید ** همچو مریم میوهی جنت بدید
- Cennet meyvesi, bedenine koştu, ulaştı. Cehennem gibi olan midesi, yatıştı rahatladı.
- میوهی جنت سوی چشمش شتافت ** معدهی چون دوزخش آرام یافت