- Bari bu açlık azabından kurtulurum ya. Yaşayış buysa ölüm bence daha iyi.
- زین عذاب جوع باری وا رهم ** گر حیات اینست من مرده بهم
- Önce tövbe etmiş, and içmişti ama nihayet eşekliğinden tövbesini de bozdu, andını da.
- گر خر اول توبه و سوگند خورد ** عاقبت هم از خری خبطی بکرد
- Hırs, insanı kör, ahmak eder, bilgisiz bir hale sokar, ölümü kolaylaştırır.
- حرص کور و احمق و نادان کند ** مرگ را بر احمقان آسان کند
- Halbuki ölüm, eşeklere kolay değildir. Çünkü ebedî canları yoktur ki.
- نیست آسان مرگ بر جان خران ** که ندارند آب جان جاودان
- Ebedî canı olmadığı için de kötülükte bulunan birisidir. Ecele cüreti, ahmaklıktandır. 2825
- چون ندارد جان جاوید او شقیست ** جرات او بر اجل از احمقیست
- Çalış da ebedî cana ulaş, ölüm gününde de elinde bir azık bulunsun.
- جهد کن تا جان مخلد گردد ** تا به روز مرگ برگی باشدت
- Kötü kişinin rızık veren Tanrıya güveni yoktur. Gayıptan ona rızkının cömertçe saçıldığına inanmaz.
- اعتمادش نیز بر رازق نبود ** که بر افشاند برو از غیب جود
- Gerçi zaman zaman ona bir açlık verdi, verdi ama Tanrı ihsanı, şimdiye kadar onu rızıksız bırakmadı.
- تاکنونش فضل بیروزی نداشت ** گرچه گهگه بر تنش جوعی گماشت
- Eğer açlık olmasaydı imtilâya tutulurdun, ondan sonra da sende daha yüzlerce illet başgösterirdi.
- گر نباشد جوع صد رنج دگر ** از پی هیضه بر آرد از تو سر
- Açlık illeti, hem lâtif oluş, hem hafif bir hale geliş, hem de Tanrı'ya yalvarıp ibadette bulunuş bakımından o illetlerden elbette daha iyidir. 2830
- رنج جوع اولی بود خود زان علل ** هم به لطف و هم به خفت هم عمل