- Birisi, gündüzün, gönlü aşk ve yanışla dolu olarak kandille gezerdi.
- آن یکی با شمع برمیگشت روز ** گرد بازاری دلش پر عشق و سوز
- Bir herzevekil ona dedi ki: A adam, kendine gel de öyle her dükkânı arayıp durma.
- بوالفضولی گفت او را کای فلان ** هین چه میجویی به سوی هر دکان
- Aydın günde kandille ne gezip duruyorsun, bu ne saçma şey?
- هین چه میگردی تو جویان با چراغ ** در میان روز روشن چیست لاغ
- Adam dedi ki: Her yanda adam arıyorum. O nefesle diri olan kimdir? 2890
- گفت میجویم به هر سو آدمی ** که بود حی از حیات آن دمی
- Bir adam, şu pazar, adamla dolu o hür kişi dedi.
- هست مردی گفت این بازار پر ** مردمانند آخر ای دانای حر
- Adam arayan dedi ki: Bu iki yol ağzı ana caddede öfke ve hırs zamanında dayanan bir adam arıyorum.
- گفت خواهم مرد بر جادهی دو ره ** در ره خشم و به هنگام شره
- Öfke ve şehvet vaktinde kendini tutabilen adam nerde? Bucak, bucak, sokak sokak böyle bir adam arıyorum işte.
- وقت خشم و وقت شهوت مرد کو ** طالب مردی دوانم کو به کو
- Nerde âlemde bu iki halde dayanabilen bir adam ki bugün ona canımı feda edeyim.
- کو درین دو حال مردی در جهان ** تا فدای او کنم امروز جان
- Bunu duyan, nadir bulunur bir şey arıyorsun, fakat kaza ve kaderden gafilsin dedi iyi bak. 2895
- گفت نادر چیز میجویی ولیک ** غافل از حکم و قضایی بین تو نیک
- Sen, fer'e bakıyorsun; asıldan haberin bile yok. Biz fer'iz, asıl olan kader hükümleridir.
- ناظر فرعی ز اصلی بیخبر ** فرع ماییم اصل احکام قدر