English    Türkçe    فارسی   

5
2896-2905

  • Sen, fer'e bakıyorsun; asıldan haberin bile yok. Biz fer'iz, asıl olan kader hükümleridir.
  • ناظر فرعی ز اصلی بی‌خبر  ** فرع ماییم اصل احکام قدر 
  • Kaza ve kader, dönüp duran gökyüzünün bile yolunu kaybeder. Yüzlerce Utarid'i kaza ve kader, aptallaştırır.
  • چرخ گردان را قضا گمره کند  ** صدعطارد را قضا ابله کند 
  • Çare âlemini daraltır, demirle mermeri bile eritir, su haline getirir.
  • تنگ گرداند جهان چاره را  ** آب گرداند حدید و خاره را 
  • Ey bu yolu adım adım adımlamaya karar veren kişi, sen hamın hamısın, hamın hamısın, hamın hamı!
  • ای قراری داده ره را گام گام  ** خام خامی خام خامی خام خام 
  • Değirmen taşının dönüşünü gördün, bari gel de dereyi de gör. 2900
  • چون بدیدی گردش سنگ آسیا  ** آب جو را هم ببین آخر بیا 
  • Toprağı, tozu havalanmış görmedesin, toprağın arasında yeli de gör.
  • خاک را دیدی برآمد در هوا  ** در میان خاک بنگر باد را 
  • Düşünce kaplarını kaynar görmedesin, aklın başına devşir de ateşe de bak.
  • دیگهای فکر می‌بینی به جوش  ** اندر آتش هم نظر می‌کن به هوش 
  • Tanrı, Eyyub'a ihsanlarını söylerken ben, senin her kılına bir sabır verdim dedi.
  • گفت حق ایوب را در مکرمت  ** من بهر موییت صبری دادمت 
  • Kendine gel de sabrına bu kadar bakma. Sabrı gördün, sabır vereni de gör.
  • هین به صبر خود مکن چندین نظر  ** صبر دیدی صبر دادن را نگر 
  • Dolabın dönüşünü ne vakte dek göreceksin? Başını çevir de hızlı ve coşkun coşkun akan suyu da gör. 2905
  • چند بینی گردش دولاب را  ** سر برون کن هم ببین تیز آب را