English    Türkçe    فارسی   

5
3015-3024

  • Hâsılı bu Cebir dâvası, Sofistliktir. Onun için de Tann'yı inkâr edişten beterdir. 3015
  • Tanrı'yı inkâr eden, âlem vardır, Tanrı yoktur. Yarabbi diyene icabette bulunamaz, yoktur ki der.
  • Halbuki bu, dünya hiç yoktur der. Sofist, tereddütler, ıstıraplar içindedir.
  • Bütün âlem, ihtiyarı ikrar eder, emrin nehyin, şunu getir, onu getirme demenin hak olduğunu söyler de,
  • O, daima emir ve nehiy yoktur. Yapılan işler, dileğimizle değildir deyip durur.
  • Arkadaş, duyguyu hayvan bile ikrar eder. Fakat bu husustaki delil, pek incedir. 3020
  • Zira biz, ihtiyarımızı duyarız. Bize bir işi teklif etmek, yerindedir.
  • Bir şey dileyerek yapıp yapmamak, yahut zorda kalmak, öfke, dayanıp hoş görmek, tokluk ve açlık gibi vicdani idrâk, sarıyı o kırmızıdan fark etmek, küçüğü büyükten, acıyı tatlıdan, miski pislikten, dokunma duygusu ile katıyı yumuşaktan, sıcağı soğuktan, yakıcıyı, çok sıcak şeyden, yaşı kurudan ve yine dokunarak duvarı ağaçtan ayırdetme gibi duygu yerine kaimdir. Şu halde vicdanî anlayışı inkâr eden, duyguyu inkâr eder, hattâ bundan da beterdir. Vicdani anlayış, duygudan daha açıktır. Çünkü duyguyu bağlamak ve duymadan menetmek, duygunun meydana geleceği yolu bağlamak mümkündür. Fakat vicdanî anlayışı menetmenin imkânı yoktur. Akıllıya bir işaret yeter.
  • Vicdanî anlayış, duygu yerine kaimdir. Her ikisi de bir arktan akar.
  • Onun için bu anlayışa yap, yapma diye emir etmek, nehiyde bulunmak, onunla maceralara girişmek, söyleşmek yerindedir.
  • Yarın bunu, yahut onu yapayım demek ihtiyara delildir güzelim.