- Yarın bunu, yahut onu yapayım demek ihtiyara delildir güzelim.
- این که فردا این کنم یا آن کنم ** این دلیل اختیارست ای صنم
- Yaptığın kötülük yüzünden pişman olman da ihtiyarına delâlet eder, demek ki kendi ihtiyarınla pişman oldun, doğru yolu buldun. 3025
- وان پشیمانی که خوردی زان بدی ** ز اختیار خویش گشتی مهتدی
- Bütün Kur'an, emirdir, nehiydir, korkutmadır. Mermer taşa kim emir verir, bunu kim görmüştür?
- جمله قران امر و نهیست و وعید ** امر کردن سنگ مرمر را کی دید
- Akıllı bilgili adam, toprak parçasına, taşa hükmeder mi ?
- هیچ دانا هیچ عاقل این کند ** با کلوخ و سنگ خشم و کین کند
- Ey ölüler, âcizler, böyle yapın, şöyle edin dedim, neden yapmadınız der mi?
- که بگفتم کین چنین کن یا چنان ** چون نکردید ای موات و عاجزان
- Akıl, tahta parçasına taşa hükmeder mi? Akıl sahibi, resme,
- عقل کی حکمی کند بر چوب و سنگ ** عقل کی چنگی زند بر نقش چنگ
- Be hey eli bağlı, ayağı kırık yiğit, mızrağı al; da savaşa gel diye el atar, buyruk yürütmeye kalkar mı? 3030
- کای غلام بسته دست اشکستهپا ** نیزه برگیر و بیا سوی وغا
- Peki... Yıldızları ve gökyüzünü yaratan Tanrı,, cahilcesine nasıl emir ve nehiyde bulunur?
- خالقی که اختر و گردون کند ** امر و نهی جاهلانه چون کند
- Kulda ihtiyar yoktur diye Tanrı'dan güya âciz ihtimalini gidermeye kalkıştın ama onu cahil, ahmak ve aptal yaptın.
- احتمال عجز از حق راندی ** جاهل و گیج و سفیهش خواندی
- Kader yoktur, kul, kendi ihtiyariyle iş yapar demekte hiç olmazsa aciz yoktur, hattâ olsa bile cahillik, acizlikten beterdir.
- عجز نبود از قدر ور گر بود ** جاهلی از عاجزی بدتر بود