- Peki... Yıldızları ve gökyüzünü yaratan Tanrı,, cahilcesine nasıl emir ve nehiyde bulunur?
- خالقی که اختر و گردون کند ** امر و نهی جاهلانه چون کند
- Kulda ihtiyar yoktur diye Tanrı'dan güya âciz ihtimalini gidermeye kalkıştın ama onu cahil, ahmak ve aptal yaptın.
- احتمال عجز از حق راندی ** جاهل و گیج و سفیهش خواندی
- Kader yoktur, kul, kendi ihtiyariyle iş yapar demekte hiç olmazsa aciz yoktur, hattâ olsa bile cahillik, acizlikten beterdir.
- عجز نبود از قدر ور گر بود ** جاهلی از عاجزی بدتر بود
- Türk, kereminden konuğa der ki, kapıma köpeksiz gel, yırtık hırkayla gelme.
- ترک میگوید قنق را از کرم ** بیسگ و بیدلق آ سوی درم
- Falan yerden edeplice gel de köpeğim, senden ağzını, dudağını bağlasın. 3035
- وز فلان سوی اندر آ هین با ادب ** تا سگم بندد ز تو دندان و لب
- Sense bu sözün tam aksini tutar, otağın kapısına gidersin. Elbette köpek seni yaralar.
- تو به عکس آن کنی بر در روی ** لاجرم از زخم سگ خسته شوی
- Kullar nasıl gitmişlerse öyle git ki köpeği, sana karşı kin ve merhametli olsun.
- آنچنان رو که غلامان رفتهاند ** تا سگش گردد حلیم و مهرمند
- Sen tutar, kendinle beraber bir köpek, yahut tilki götürürsen elbette her çadırın altından bir köpek çıkar, başına üşüşürler.
- تو سگی با خود بری یا روبهی ** سگ بشورد از بن هر خرگهی
- Tanrı'dan başkasında ihtiyar yoksa suçluya ne kızıyorsun?
- غیر حق را گر نباشد اختیار ** خشم چون میآیدت بر جرمدار
- Neden düşmana karşı diş biler durursun? Nasıl onun suçunu, kusurunu görürsün? 3040
- چون همیخایی تو دندان بر عدو ** چون همی بینی گناه و جرم ازو