- Öfke, cebrice, özürlere girişmeyesin diye sana ihtiyarin olduğunu anlatıp durmadadır.
- خشم در تو شد بیان اختیار ** تا نگویی جبریانه اعتذار
- Deveci, bir deveyi dövse o deve, dövene kasdeder. 3050
- گر شتربان اشتری را میزند ** آن شتر قصد زننده میکند
- Devecinin değneğine kızmaz. Görüyorsun ya deve bile ihtiyardan bir kolcuya sahiptir.
- خشم اشتر نیست با آن چوب او ** پس ز مختاری شتر بردست بو
- Yine böylece bir köpeğe taş atsan iki büklüm olur da sana salar.
- همچنین سگ گر برو سنگی زنی ** بر تو آرد حمله گردد منثنی
- Hattâ seni bırakıp o taşı yakalarsa, ısırırsa o da yine sana olan kızgınlığındandır. Çünkü sen ondan uzaktasın, sana el atamıyor, onu ısırıyor.
- سنگ را گر گیرد از خشم توست ** که تو دوری و ندارد بر تو دست
- Hayvani olan akıl bile ihtiyarı biliyor.Artık sen ey insani akıl, utan da ihtiyar yoktur deme.
- عقل حیوانی چو دانست اختیار ** این مگو ای عقل انسان شرم دار
- İhtiyar, apaydın meydandadır ama o obur, sahur yemeği tamahiyle gözünü nurdan kapar. 3055
- روشنست این لیکن از طمع سحور ** آن خورنده چشم میبندد ز نور
- Çünkü onun bütün meyli, ekmek yemeyedir, bunun için yüzünü karanlığa tutar da daha gündüz olmadı der.
- چونک کلی میل او نان خوردنیست ** رو به تاریکی نهد که روز نیست
- Hırs, gündüzü bile gizledikten sonra artık delile sırtını çevirirse şaşılmaz.
- حرص چون خورشید را پنهان کند ** چه عجب گر پشت بر برهان کند
- Halkın ihtiyarına ve kaza ve kaderin ihtiyarıgidermeyeceğine dair hikâye
- حکایت هم در بیان تقریر اختیار خلق و بیان آنک تقدیر و قضا سلب کنندهی اختیار نیست
- Bir hırsız, şahneye dedi ki: Efendim, yaptığım i}, Tanrı takdiri.
- گفت دزدی شحنه را کای پادشاه ** آنچ کردم بود آن حکم اله