English    Türkçe    فارسی   

5
3086-3095

  • Hırsız, cebirden tövbe ettim, ihtiyar vardır, vardır, var dedi.
  • Kutlardaki ihtiyarları, onun ihtiyarı var etti. Onun ihtiyarı bir atlıdır, bizim ihtiyarımıza binmiş-
  • Tanrı ihtiyarı, bizim ihtiyarımızı meydana getirmiştir. Emir, ancak ihtiyara dayanır.
  • Her mahlûkun, ihtiyarsız gibi görünen muktedir bir hâkimi vardır ki,
  • Onu ihtiyarsız bir surette çekip avlar. Zeydin kulağını tutup bir yana çeker. 3090
  • Fakat ihtiyacı olmıyan Tanrı, hiçbir aleti olmaksızın, o kulun ihtiyarını, kendisine kement yapar.
  • Zeydi, kendi ihtiyarı, bağlar.Tanrı da köpeksiz, tuzaksız onu avlar.
  • O dülger tahtaya hâkimdir, o ressam güzelliğe hâkim.
  • Demirci, demire hâkimdir, mimar, alete hâkim.
  • Şaşılacak şey, görülmemiş nesne şudur ki bunca ihtiyar, kul gibi onun ihtiyarına secde eder. 3095