- Her mahlûkun, ihtiyarsız gibi görünen muktedir bir hâkimi vardır ki,
- حاکمی بر صورت بیاختیار ** هست هر مخلوق را در اقتدار
- Onu ihtiyarsız bir surette çekip avlar. Zeydin kulağını tutup bir yana çeker. 3090
- تا کشد بیاختیاری صید را ** تا برد بگرفته گوش او زید را
- Fakat ihtiyacı olmıyan Tanrı, hiçbir aleti olmaksızın, o kulun ihtiyarını, kendisine kement yapar.
- لیک بی هیچ آلتی صنع صمد ** اختیارش را کمند او کند
- Zeydi, kendi ihtiyarı, bağlar.Tanrı da köpeksiz, tuzaksız onu avlar.
- اختیارش زید را قدیش کند ** بیسگ و بیدام حق صیدش کند
- O dülger tahtaya hâkimdir, o ressam güzelliğe hâkim.
- آن دروگر حاکم چوبی بود ** وآن مصور حاکم خوبی بود
- Demirci, demire hâkimdir, mimar, alete hâkim.
- هست آهنگر بر آهن قیمی ** هست بنا هم بر آلت حاکمی
- Şaşılacak şey, görülmemiş nesne şudur ki bunca ihtiyar, kul gibi onun ihtiyarına secde eder. 3095
- نادر این باشد که چندین اختیار ** ساجد اندر اختیارش بندهوار
- Cansız şeylere kudretin var, fakat bu kudretin, onlardaki cansızlığı giderdi mi?
- قدرت تو بر جمادات از نبرد ** کی جمادی را از آنها نفی کرد
- Onun kudreti de tıpkı bunun gibi kulların ihtiyarlarını gidermez.
- قدرتش بر اختیارات آنچنان ** نفی نکند اختیاری را از آن
- İstersen onun kudret ve ihtiyarını kemaliyle söyle. Bu, cebir ve sapıklık olmaz.
- خواستش میگوی بر وجه کمال ** که نباشد نسبت جبر و ضلال