- Yoksa vezirden, vezirin köşkünden kaçıp gider misin? Bu son hareket, onun yardımını,lűtfunu aramak değildir ki.
- یا گریزی از وزیر و قصر او ** این نباشد جست و جوی نصر او
- Sen, bu sözü ters anladın da tembelleştin, anlayışına ters bir hal oldu, akim karıştı gitti. 3120
- بازگونه زین سخن کاهل شدی ** منعکس ادراک و خاطر آمدی
- Emir, o filân efendinindir demek, ne demektir? Sakın ha,ondan başkasıyla az düş kalk.
- امر امر آن فلان خواجهست هین ** چیست یعنی با جز او کمتر نشین
- Onun başına dön dolaş. Emir, onun emri, düşmanı o öldürecek, dostun canini o kurtaracak.
- گرد خواجه گرد چون امر آن اوست ** کو کشد دشمن رهاند جان دوست
- O ne dilerse ancak ona nail olabilirsin. Onun için onun yanına az gitme, onu kaybetme, onu seç demektir.
- هرچه او خواهد همان یابی یقین ** یاوه کم رو خدمت او برگزین
- Mademki hüküm, onun hükmü, onun yanın" uğrama, onun etrafında dönüp dolaşma da amel defterin kapkara, yüzün sapsarı olmasın demek değildir.
- نی چو حاکم اوست گرد او مگرد ** تا شوی نامه سیاه و روی زود
- O sözü, tevîl etmek gerektir ki seni kızıştırsın. ümitlendirsin, çevik bir hale getirsin, âr ve haya sahibi etsin. 3125
- حق بود تاویل که آن گرمت کند ** پر امید و چست و با شرمت کند
- Eğer sana gevşeklik verirse bil ki bu, seni başka bir hale sokuyor, tevil değildir.
- ور کند سستت حقیقت این بدان ** هست تبدیل و نه تاویلست آن
- Bu söz, seni gayrete getirmek, ümitsizleri iki ellerinden tutmak için gelmiştir.
- این برای گرم کردن آمدست ** تا بگیرد ناامیدان را دو دست
- Kur'an'ın mânasını, ancak Kur'an'dan, yahut da hava ve hevesini ateşe vurmuş,
- معنی قرآن ز قرآن پرس و بس ** وز کسی که آتش زدست اندر هوس